Kalp, Kan ve Damarlarının Yapı, Görev ve İşleyişi Konusuna Ait Sayfa

Konu Detayı Sayfası

Kalp, Kan ve Damarlarının Yapı, Görev ve İşleyişi

İnsan Fizyolojisi

Dolaşım Sistemleri

3752

Özetini Okumak İçin Tıklayınız...

1. Kalbin Yapısı ve İşlevi:

  • Kalp, vücudun en önemli organlarından biridir ve dört odacıklı bir kas dokusundan oluşur: sağ ve sol atriumlar (kulakçıklar) ile sağ ve sol ventriküller (karıncıklar).
  • Sağ taraf, akciğerlere kanı pompalar ve oksijenlenmesini sağlar; sol taraf ise oksijenlenmiş kanı vücuda pompalar.
  • Kalbin kasılması, kalp atışını oluşturur. Bu kasılma, düzenli bir ritimde gerçekleşir ve kanın dolaşımını sağlar.

2. Kanın Yapısı ve İşlevi:

  • Kan, vücudun dolaşım sistemindeki temel sıvıdır.
  • Eritrositler (alyuvarlar), lökositler (akıntılar) ve trombositler (kan pulcukları) gibi hücrelerden ve plazmadan oluşur.
  • Kan, oksijen, besin maddeleri, hormonlar ve atık maddeler gibi birçok maddeyi taşır. Ayrıca, vücut ısısını düzenler ve enfeksiyonlarla savaşır.

3. Damarların Yapısı ve İşlevi:

  • Arterler, kanı kalpten dokulara taşırken, venler dokulardan kalbe kanı taşır.
  • Kapillerler, arterlerle venler arasında bulunan ince kan damarlarıdır. Besin ve oksijen alışverişinin gerçekleştiği yerlerdir.

4. Kan Basıncı ve Dolaşım:

  • Kan basıncı, kanın arter duvarlarına uyguladığı basınçtır. Normal kan basıncı, dolaşım sisteminin sağlıklı işleyişinin bir göstergesidir.
  • Kalp atışları ve arterlerin elastik yapısı, kan basıncını düzenler.

5. Dolaşım Sistemi Hastalıkları:

  • Dolaşım sistemi hastalıkları, kalp hastalıkları, damar tıkanıklıkları ve hipertansiyon gibi rahatsızlıkları içerir.
  • Sağlıklı yaşam tarzı, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz, dolaşım sistemi hastalıklarının önlenmesinde önemlidir.

Kalp, kan ve damarlar, vücudun hayati öneme sahip dolaşım sisteminin temel bileşenleridir. Bu sistem, vücudun hücrelerine oksijen ve besin maddelerini taşıyarak sağlıklı bir işleyiş sağlar.

DOLAŞIM SİSTEMLERİ

Canlıların aldığı besin ve oksijenin hücrelere,  hücrelerde oluşan karbondioksit ve diğer metabolik atıkların ilgili boşaltım organlarına taşınması gerekir. Gelişmiş canlılarda bu taşıma dolaşım sistemi ile sağlanır.

Gelişmiş canlılarda dolaşım sistemi maddelerin taşınmasından başka;

  • Bağışıklığın sağlanması,
  • Vücut sıcaklığının düzenlenmesi,
  • Hormonal düzenleme görevlerini de yerine getirir.

Bütün canlılar dolaşım sistemine sahip değildir. Dolaşım sistemine sahip olan canlılarda iki çeşit dolaşım görülür. Bunlar;

  1. Açık Kan Dolaşımı
  2. Kapalı Kan Dolaşımı

1. AÇIK KAN DOLAŞIMI

  • Sadece omurgasız hayvanlarda görülür.
  • Dolaşım sisteminde kalp, atardamar ve toplardamarlar bulunur. Kılcal damarlar bulunmaz.
  • Kanın akış hızı yavaştır.
  • Vücut sıvısı olan kan hemolenf olarak adlandırılır.
  • Hemolenf ile hücreler arasındaki madde alışverişi sinüs denilen vücut boşluklarında olur.
  • Hemolenf ile; besinler, metabolizma atıkları ve hormonlar taşınır. Ancak solunum gazları (O2 ve CO2) taşınmaz.
  • İnsanda kan dolaşım sistemi kan, damarlar ve kalp olmak üzere üç temel ögeden oluşmaktadır.
  • İnsanlarda gelişmiş bir kapalı kan dolaşım sistemi vardır. Bu sistem; kalp, atardamarlar, toplardamarlar, kılcal damarlar ve kan dokusundan meydana gelir.
  • Kan dolaşım sistemine Kardiyovasküler sistem denir.
  • Vücut hücrelerinin ihtiyacı olan oksijen, besin ve hormon gibi moleküllerin hücrelere taşınması, atıkların uzaklaştırılması ve boşaltım organlarına taşınması dolaşım sistemi ile sağlanır.

Image

Kalbin Yapısı

  • Kalp, göğüs boşluğunun merkezinde, göğüs kemiğinin altında sol akciğere daha yakın yer alan, yaklaşık olarak bir yumruk büyüklüğünde kaslı bir organdır.
  • Kalp, üstte iki kulakçık, altta iki karıncık olmak üzere dört odacıktan oluşur.
  • Sol kulakçık ve sol karıncıkta temiz kan (oksijence zengin kan), sağ kulakçık ve sağ karıncıkta ise kirli kan (karbondiositçe zengin kan) bulunur.
  • Kulakçıklar ile karıncıklar arasında ve atardamarların karıncıktan çıktığı noktalarda kapakçıklar bulunur.

Kalpte bulunan kapakçıklar üç çeşittir.

  1. Triküspit (üçlü) kapakçık, Sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında karıncık yönüne açılan kapakçıktır. Kanın sağ karıncıktan sağ kulakçığa geri dönmesini engeller.
  2. Biküspit (ikili kapakçık=mitral), Sol kulakçık ile sol karıncık arasında karıncık yönüne açılan kapakçıktır. Kanın sol karıncıktan sol kulakçığa geri dönmesini engeller.

Kalbin çeperinde dıştan içe doğru; perikard, miyokard ve endokard olarak ayrılan üç tabaka bulunur.

1. Perikard, En dışta bulunan ve kalbin dışını tamamen saran ve bağ dokudan yapılmış iki katlı bir zardır. İki kat arasında darbelerden korunmasını sağlayan PERİKARDİYAL SIVI vardır.

2. Miyokard, İki tabakanın ortasında bulunan ve kalbin çalışmasını sağlayan kaslı tabakadır. Miyokard tabakası, kulakçıklarda ince, karıncıklarda ise kalındır. En kalın miyokard tabakası ise kanı bütün vücuda pompalayan sol karıncıkta bulunur.

3. Endokard, En içte bulunur ve kalbin iç yüzünü kaplar. Yassı epitel dokudan meydana gelir ve kaygan bir tabakadır.

Image

Dikkat!!!

Kalp kendi içindeki kandan besin veya oksijen alamaz. Miyokard tabakasının içinde aorttan ayrılan ve kalbi besleyen KORONER DAMARLAR yer alır. Koroner atardamarın kılcalları ağ oluşturarak kalbin besin ve oksijen ihtiyacını karşılar. Kalp gevşediği zaman koroner kılcal damarlar kalbi besler.

Koroner arterlerde meydana gelen bozulma veya tıkanma kalbin beslenmesini önler. Bu durum Kalp Krizine (Enfarktüs) neden olur. Koroner damarların tıkanmasına Arterioskleroz denir. Tıkanıklık, kalp kaslarını oksijensiz bırakacağı için kalbin kısa sürede durmasına neden olur.

Image

Kalbin Odacıkları ve Kapakları

  1. Kalp üst kısmında iki kulakçık, alt kısmında ise iki karıncık olmak üzere dört odacıklıdır.
  2. Kalbin kulakçıkları ile karıncıkları arasında tek yönlü olarak sadece karıncığa doğru açılabilen kapakçıklar bulunur.
  3. Sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında bulunana üçlü kapakçık (triküspit), sol kulakçık ile sol karıncık arasında bulunana ise ikili kapakçık (biküsbit veya mitral kapakçık) denir.
  4. İki kapak çeşidinin de tek yönlü açılması veya kapanması, kalp iplikleri denilen bağ dokudan yapılmış özel liflerle sağlanır.
  5. Kalbin sol karıncığına bağlı AORT ve sağ karıncığına bağlı akciğer atardamarının başlangıcında; yarım ay şeklinde (semilunar kapaklar) kapakçıklar bulunur.
  6. Seminal kapaklar kalpten atardamarlara pompalanan kanın geri dönmesini önler.

Image

Kalbe Bağlı Damarlar

  1. Kalbin sağ kulakçığına, vücutta kirlenen kanı kalbe getiren, üst ve alt ana toplardamar bağlanır.
  2. Sağ karıncıktan kirli kanı akciğerlere götüren akciğer atardamarları çıkar.
  3. Sol kulakçığa akciğerlerde temizlenen kanı kalbe getiren akciğer toplardamarları bağlanır.
  4. Sol karıncıktan temiz kanı vücuda dağıtan aort damarı çıkar.

Image

Kalbin Çalışma Mekanizması

  • Kalbin kasılmasına SİSTOL,
  • Kalbin gevşemesine ise DİASTOL denir.
  • Kalp çalışırken önce kulakçıklar sonra da karıncıklar kasılır ve gevşer.
  • Kalp her kasılmada yaklaşık 70 ml. kanı vücuda ve akciğerlere pompalar.
  • Kalp atışının atardamarlarda hissedilmesine NABIZ denir.
  1. Kulakçıklar kasıldığında karıncıklar gevşer ve kan kulakçıklardan karıncıklara boşalır.
  2. Karıncıklar kasıldığında ise kulakçıklar gevşer.
  3. Toplardamarlardaki kan kulakçıklara gelir.
  4. Karıncıklardaki kan aort ve akciğer atardamarlarına pompalanır.

Kalp Çalışmasının Sinirsel Denetimi

  • Kalp kası kendiliğinden ritmik uyartılar meydana getirebilir.
  • Kalpte impuls oluşturan iki sinir düğümü ve impuls taşıyan özelleşmiş lifler bulunur.
  • Kalp çalışırken önce kulakçıklar sonra karıncıklar kasılır.
  1. Sağ kulakçık üzerinde bulunan Sinoatrial Düğüm (SA) kalbin atışını başlatır ve dakikada 70 - 80 uyartı üretir.
  2. SA düğümünden çıkan uyartılar kulakçıkların kasılmasını sağlar ve kan karıncıklara dolar.
  3. SA düğümünden çıkan impuls triküspit kapakçığın yakınındaki Atrioventriküler Düğüm (AV) denilen hücre topluluğuna ulaşır.
  4. İmpuls, AV düğümünde kanın kulakçıklardan karıncıklara pompalanmasını sağlamak için yaklaşık 0,1 saniye bekletilir.
  5. AV düğümden his demetleri (özel kas telcikleri) çıkar.
  6. His demetleri karıncık duvarında dallanarak Purkinje Lifleri adını alır.
  7. SA düğümünden AV düğümüne oradan da his demetleri ile purkinje liflerine ulaşan impuls ile karıncıklar kasılır ve kan vücuda pompalanır.

Dikkat!!!

  • Kalbin kulakçık ve karıncıklarının çalışma düzeninin bozulmasına Aritmi denir.
  • Kalp hızının ritm bozulması nedeniyle artmasına Taşikardi, yavaşlamasına da Bradikardi denir.

Kalp Çalışmasını Etkileyen Faktörler

1. Sempatik sinirler, kalbin çalışmasını hızlandırır. Parasempatik sinirlerden olan Vagus Sinirinden salgılanan Asetil Kolin kalbin çalışmasını yavaşlatır.

2. Adrenalin, nöroadrenalin ve tiroksin kalbin çalışmasını hızlandırır.

3. Kandaki CO2 yoğunluğu arttıkça asitlik artar, omurilik soğanı uyarılır ve kalp atış hızı artar. Kişi aşırı kan kaybettiğinde kalp, otonom sinirlerle uyarılır ve kalp atım hızı artar.

4. Ateşli hastalıklarda kan dolaşımı ve kalp atışı hızlanır.

5. Tein (çayda bulunur) ve kafein gibi kimyasal maddeler kalp atışını hızlandırır.

6. Vücut sıcaklığının düşmesi, hücreler arasında aşırı miktarda potasyumun bulunması ve kalsiyum eksikliği kalbin çalışmasını yavaşlatır.

Büyük Tansiyon, kalbin kanı pompalaması sırasında atardamar duvarına yaptığı basınçtır.

Küçük Tansiyon, Kalbin gevşeme anında atyardamar duvarına yaptığı basınca denir.

Kalp kapakçıklarının yapısı doğuştan yada sonradan bozuk kan kulakçıklara doğru geri dönebilir. Bu duruma Kalp Üfürümü denir.

Image

Kan Damarları

İnsan dolaşım sisteminde; atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlar olmak üzere üç çeşit kan damarı vardır.

Atardamarlar

1. Kanı vücuda dağıtan damarlardır. Atardamarlar genellikle kan sağladığı organa göre adlandırılır. Örneğin mideye kan getiren damara mide atardamarı, karaciğere kan getiren damara karaciğer atardamarı denir.

2. Akciğer atardamarı dışında kalanlar oksijen bakımından zengin (temiz) kan taşır.

3. Atardamarların duvarı, dışta Lifli Bağ Doku, orta kısmında elastik lifler içeren düz kaslar ve en içte ise Endotel denilen tek sıralı yassı epitelden oluşur. Düz kas tabakasındaki fazlaca elastik lifler damarın yüksek basınçtan zarar görmesini engeller.

4. Atardamarlardaki kan hareketi; karıncıkların kasılması, düz kasların kasılması ve yer çekimi ile sağlanır.

Image

Kılcal Damarlar

  1. Atardamarlar ile toplardamarlar arasında bulunan tek katlı yassı epitelden (endotel tabakası) oluşan kan damarlarıdır.
  2. Kan ile doku hücreleri arasındaki bütün madde alışverişleri kılcal damarlardan yapılır.
  3. Atardamarlardaki kan, kılcal damarlara geçtiğinde kan akış hızı yavaşlar. Yavaş akan kan sayesinde kan ile hücreler arasında madde alışverişi gerçekleşebilir.

Image

Toplardamarlar

1. Kanı kalbe getiren damarlardır. Akciğer toplardamarı dışındakiler oksijen bakımından fakir (kirli) kan taşır.

2. Duvarı lifli bağ doku, düz kas ve endotel olmak üzere üç tabakadan meydana gelir. Atardamarlardan farklı olarak, dış tabakada bağ doku lifleri az, düz kas tabakası incedir.

3. Kanın hareketi; kulakçıkların gevşemesiyle oluşan negatif emme basıncı, iskelet ve düz kasların kasılması, nefes alma sırasında göğüs boşluğundaki basınç değişimi ve yer çekimi (kalpten yüksekte bulunan toplardamarlarda) ile sağlanır.

4. Vücudun alt kısmından gelen toplardamarlarda kanın geriye akmasını engelleyen kapakçıklar vardır. Kapakçıklar kanın kalbe doğru akmasını kolaylaştırır.

Dikkat!!!

  • Toplardamarlar en fazla gerilme yeteneğine sahiptir.
  • Bu yüzden gerektiğinde dolaşımın başka bir yerinde kullanılmak üzere büyük miktarda kan toplardamarlarda depolanabilir.
  • Vücudun sağ ve solundan gelen toplardamarlar birleşerek üst ve alt ana toplardamar olarak kalbe girer.
  • Bu birleşme yerinde toplardamarın içindeki kan basıncı sıfır olur.

Image

Damarlarda Bazı Değerlerin Değişimi

  1. Kan basıncı atardamarlardan toplardamarlara doğru belirli bir değere kadar azalır.
  2. Atardamarlar taşıdıkları kanı çok sayıda kılcal damara dağıttığı için kılcal damarlardaki kan akış hızı yavaşlar.
  3. Kan akış hızı daha sonra toplardamarda bir miktar artar.

Image

Dikkat!!!

  • Kılcal damarların vücutta kapladığı alan atardamara ve toplardamara göre daha fazladır.
  • Bundan dolayı damarların vücuttaki toplam kesit alanları dikkate alındığında kılcal damarların toplam kesit alanı toplardamarlardan, toplardamarların kesit alanı da atardamarlardan fazladır.

Image

Kanın Vücutta Dolaşımı

İnsanda kan dolaşımı, küçük ve büyük kan dolaşımı olarak ikiye ayrılır

Büyük Kan Dolaşımı

  • Temiz kanın Sol Karıncıktan Aorta pompalanmasıyla başlar.
  • Aortun çok sayıda atardamara ayrılmasıyla vücut organlarına temiz kan ulaştırılır.
  • Vücut organlarında kirlenen kan üst ve alt ana toplardamarlarla kalbin Sağ Kulakçığına getirilir.
  • Küçük kan dolaşımında amaç kanın oksi,jen bakımından zenginleştirilmesini sağlamaktır.
  • Büyük dolaşım ise akciğer dışında kalan dokuların oksijen ve besin ihtiyacını karşılar.
  • Ayrıca organlarda oluşan metabolik atıkları uzaklaştırır.

Image

Küçük Kan Dolaşımı

  • Sağ Karıncıktaki kanın akciğer atardamarına pompalanmasıyla küçük dolaşım başlar.
  • Kirli kan akciğerlerde temizlendikten sonra akciğer toplardamarıyla kalbin Sol Kulakçığına getirilir.

Image

Starling Hipotezi

  • Kan ile doku sıvısı arasındaki alışverişin osmotik basınç ve kan basıncı ilişkisiyle açıklanması Starling Hipotezi olarak bilinir.
  • Kan ile hücreler arasındaki madde alışverişi, doku sıvısı aracılığıyla gerçekleşir.
  • Kılcalların atardamar ucunda kan basıncı yüksek (yaklaşık 40 mmHg) toplardamar ucunda ise düşüktür (yaklaşık 15 mmHg).
  • Kanın kılcal damarların içindeki proteinlerden kaynaklanan ozmotik basıncı damar boyunca sabittir (25 mmHg)

1. Kılcal damarların atardamar ucunda kan basıncı, osmotik basınçtan yüksek olduğu için, su ve çözünmüş maddeler süzülmeyle doku sıvısına geçer.

2. Bu sırada oksijen, su, glikoz, aminoasitler laktik asit, amonyak, üre gibi maddeler doku sıvısına geçebilir.

3. Plazma proteinleri az miktarda da olsa geçebilir ancak alyuvarlar kılcal damardan çıkamaz.

4. Kılcal damarın toplardamar ucunda ise, osmotik basınç kan basıncından yüksek olur.

5. Doku sıvısındaki karbondioksit ve diğer atık maddeler kan damarına geçer.

  • Starling hipotezine göre madde geçişinde doku sıvısına geçen madde miktarı, doku sıvısından kılcal damara geri dönen madde miktarlarından daha fazladır.
  • Bu geçen madde miktarındaki anormallikler lenf sistemi ile düzenlenir.
  • Doku sıvısında fazla kalan maddeler lenf sistemi ile alınarak tekrar kan dolaşımına katılır.

Image

Kan Dokunun Yapısı ve Görevleri

  • Kan doku, plazma ve kan hücrelerinden oluşur.
  • Plazma, kan dokunun %55’ini, kan hücreleri %45’ini oluşturur.

Plazma

  • Plazmanın %90-92’sini su, %7-8’ini kan proteinleri oluşturur.
  • Ayrıca plazma içinde glikoz, amino asit gibi yapı birimleri, vitaminler, mineraller, hormonlar, enzimler ve antikorlar bulunmaktadır.
  • Kan plazmasında bulunan bu maddeler kan ile doku sıvısı arasında sürekli yer değiştirir.
  • Plazmada bulunan en önemli proteinler albümin, globülin ve fibrinojendir.
  • Albümin ve globülinler büyük moleküllü olduklarından damar dışına çıkamaz.
  • Bunlar kanın osmotik basıncına neden olarak suyun plazma ile doku sıvısı arasındaki dengesini sağlar.
  • Ayrıca bazı globülinler, hastalıklara neden olan mikroorganizmalara karşı koruyucu antikor olarak görev yapar.
  • Fibrinojen, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan bir proteindir.
  • Oluşan pıhtı kısa sürede yara üzerini kapatarak kan kaybını önler.
  • Plazmanın fibrinojenden arındırılmış kısmına ise serum denir.
  • Serum, çeşitli hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılır.

Image

Kan Hücreleri

  • Kan plazmasında alyuvar (eritrosit) ve akyuvar (lökosit) olmak üzere iki tip hücre vardır.
  • Ayrıca kanda kemik iliğindeki büyük hücrelerin parçalanmasıyla oluşan ve kan pulcukları (trombosit) olarak adlandırılan hücre parçacıkları da bulunur.

Alyuvarlar

  •  Kan içinde en bol bulunan hücrelerdir.
  • 1 mm3 kanda, 4,5-5 milyon kadar alyuvar bulunur.
  • Bu oran, kadın ve erkekte farklı olabildiği gibi yaşanılan coğrafi bölgelere göre de değişir.
  • Örneğin, dağlık alanlarda yaşayan insanlarda atmosfer oksijeninin azalmasına bağlı olarak alyuvar sayısı artmaktadır.
  • Alyuvarlar kırmızı kemik iliğinde üretilir.
  • Yapılarında demir içeren bir protein olan hemoglobin bulunur.
  • Hemoglobin, kana kırmızı rengini verir ve oksijen ile karbondioksitin taşınmasında görev alır.
  • Alyuvarların yüzeyinde bulunan glikoproteinler (A, B ve Rh glikoproteinleri) ise kan gruplarının belirlenmesini sağlar. 
  • Alyuvarlar damar dışına çıkamaz ve pasif hareket eder.
  • Bu hücreler olgunlaşıp kana geçtiklerinde çekirdeklerini ve zarlı organellerini kaybederek ortası çökük bir şekil alır.
  • Bu özellikleri hemoglobin taşıma kapasitelerini artırır.
  • Tüm memelilerin alyuvarları çekirdeksizdir.
  • Bu nedenle alyuvarlar bölünemez ve kendilerini yenileyemez.
  • Yaklaşık 120 gün yaşar.
  • Ömrü biten alyuvarlar karaciğerde özellikle karaciğerin kupfer hücrelerinde ve dalakta parçalanır.
  • Açığa çıkan demir molekülleri yeniden alyuvar yapımında kullanılır.
  • Alyuvarların sayısı yükseklere çıkıldıkça ve kan kayıplarında artar.

Image

Akyuvarlar

  •  Lökosit olarak da tanımlanan akyuvarlar 1 mm3 kanda, yaklaşık 6000-10.000 kadar bulunur.
  • Akyuvarlar kırmızı kemik iliğinde üretilir.
  • Bazı akyuvar çeşitleri üretildikten sonra dalak, timüs bezi, lenf düğümleri gibi lenfatik organlarda aktifleşir.
  • Ömürleri birkaç gündür.
  • Renksiz ve çekirdekli kan hücreleridir.
  • Bağışıklık sisteminin önemli hücreleri olan akyuvarların bir kısmı, kılcal damar duvarından doku sıvısına geçerek bakterileri fagositozla yutabilen hücrelere dönüşür.
  • Bir kısmı ise özgül bağışıklığın sağlanmasında görevli olan T ve B lenfositlerini oluşturur.
  • Timüs bezinde olgunlaşan lenfositler T lenfositleri adını alır.
  • Olgunlaşmalarını fetüs döneminde karaciğerde, doğumdan sonra kemik iliğinde tamamlayanlar ise B lenfositleri olarak adlandırılır.
  • T lenfositleri antijenle doğrudan temas ederek salgıladıkları kimyasal maddelerle onları yok eder.
  • Diğer savunma hücrelerini antikor üretmesi için uyararak vücut savunmasında rol oynar.
  • B lenfositleri ise antijeni tanır ve antijenin yapısına uygun antikor üretir.
  • Lenfositler sinir dokusu hariç her dokuda bulunur.

Kan Pulcukları (Trombositler)

  • Çekirdek içermeyen, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan hücre parçacıklarıdır.
  • Yaralanmalarda salgıladıkları enzimle, kanın pıhtılaşmasında görev alırlar.

Image

Kanın Pıhtılaşması

  • Kan, damar içinde dolaşırken plazma içinde bulunan heparin sayesinde pıhtılaşmaz.
  • Eğer damar zedelenirse kan, damar dışına çıkar ve kan pulcukları sürtünmeye bağlı olarak parçalanır.
  • Kan pulcuklarından ve hasar gören damar çeperinden tromboplastin salgılanır.
  • Tromboplastin, K vitamini ve Ca+2 iyonları yardımıyla karaciğerde sentezlenen protrombini trombine dönüştürürken trombin de plazma proteini olan fibrinojeni fibrine dönüştürür.
  • Fibrin, lifli bir proteindir ve kan hücrelerini sararak çökeltir.
  • İçinde alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarının olduğu, pıhtı olarak adlandırılan bir yapı oluşur.
  • Oluşan pıhtı ile yara tıkanır ve kanama durur.
  • Kan plazması içinde pıhtılaşmadan sorumlu faktörlerden birinin olmaması kanama sırasında önemli kan kayıplarına neden olur.

Kan, yaşamın sürmesini sağlayan en önemli vücut sıvısıdır. Kanın vücuttaki görevleri aşağıda özetlenmiştir.

  • Kan, kalp ve damarlar aracılığıyla tüm vücudu dolaşarak besin moleküllerini, solunum gazlarını, hormonları, mineralleri, vitaminleri ve atık ürünleri ilgili yerlere taşır.
  • Pıhtılaşma mekanizması ile kan kayıplarını önler.
  • Vücut sıcaklığının ayarlanmasında, asit baz dengesinin sağlanmasında ve osmotik dengenin düzenlenmesinde işlev görür.
  • Vücut savunmasında rol oynar.

Image

Kan Grupları

  • İnsanlarda A, B, O alelleriyle ortaya çıkan dört farklı kan grubu vardır.
  • Bunlar A, B, AB ve kan gruplarıdır.
  • Kan grupları, alyuvarların zarında antijen olarak adlandırılan glikoproteinlere göre belirlenir.
  • Kan plazmasında ise antikor denilen proteinler bulunur.

Image

Kan Nakilleri

  1. Kan nakillerinde antijen-antikor ilişkisine bakılır.
  2. Aynı gruptan antijen ve antikorlar bir araya gelirse alyuvarlar çökelir.
  3. Bu çökelmeye aglütinasyon denir.
  4. Aglütinasyon oranının çok fazla olması durumunda damarlar tıkanır.
  5. Ani şok ve ölüm gerçekleşir.
  6. Örneğin, A kan grubundan bir kişinin kanını yanlışlıkla B kan grubundan bir kişiye verdiğimizi düşünelim.
  7. A kan grubunda bulunan A antijeni, B kan grubunda bulunan anti-A ile birleşir ve alyuvarlar çökelir.
  8. Kan alışverişi, teorik olarak yukarıda belirtildiği gibi açıklanmasına karşın pratikteki uygulamada aynı grup olan kanlar tercih edilir.
  9. Çünkü farklı gruplar arasında yapılan kan nakillerinde az da olsa çökelme görülebilir.
  10. Örneğin A, B ve 0 kan grubundan AB kan grubuna kan verildiğinde kısmi çökelme görülür.
  11. Bu çökelmenin nedeni A, B ve 0 kan grubundaki antikorların, AB kan grubundaki antijenlerle bir araya gelmesidir.
  12. Bu durum ağır kan kayıplarının olduğu zaman bireye fazla oranda kan verilmesine bağlı olarak daha fazla çökelme olacağından oldukça tehlikelidir.

Rh Faktörü

  • Kan gruplarının belirlenmesinde ve kan alışverişlerinde Rh faktörü de önemlidir.
  • Rh faktörü alyuvarların yüzeyinde bulunan bir antijendir. Bu antijeni taşıyan bireyler Rh (+), taşımayanlar Rh (–) kan grubundandır.
  • Rh (–) olan bireyler Rh (+) bireylere kan verebilirken Rh (+) bir birey, Rh (–) bireye kan veremez.
  • Bunun nedeni Rh (+) bireyin alyuvar zarındaki antijenlere karşı Rh (–) bireyin kan plazmasında antikorların oluşmasıdır.
  • Rh antijen ile Rh antikorunun bir araya gelmesi alyuvarların parçalanarak çökelmesine neden olur.
  • Bu nedenle kan alışverişlerinde Rh faktörünün uygunluğu önemlidir.

Üniteye Bağlı Diğer Konular

Soru. 1

İnsanın kan dokusunda bulunan olgunlaşmış alyuvarlar, I. Karbondioksit bağlama II. DNA sentezi yapma III. Antikor sentezleme olaylarından hangilerini gerçekleştiremez?

A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. Yalnız III
D. I ve III
E. II ve III

Doğru Cevap: E

Açıklaması: Alyuvar hücreleri oksijen ve karbondioksit taşımada görevlidir. Antikorlar akyuvar hücreleri tarafından sentezlenir. Çekirdeksiz olan alyuvarların DNA sentezi yapmaları mümkün değildir.


Soru. 2

"Kan doku vücutta düzenleyici olayların gerçekleşmesinde etkilidir" yargısına kanıt olarak kan dokuya ait, I. Kanın sıvı kısmında hücrelere gerekli olan besin yapı taşları taşınmaktadır. II. Endokrin bezlerden üretilen hormonlar hedef organlarına kan doku ile taşınır. III. Kanın sıvı kısmında bulunan proteinler pH değişimlerinin dengelenmesinde görev yapar. özelliklerinden hangileri gösterilebilir?

A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. I ve II
D. I ve III
E. II ve III

Doğru Cevap: E

Açıklaması: Kan taşıma, düzenleme ve savunma görevlerini yapar. Savunma amaçlı olarak kan dokuda bulunan hücreler ve savunma proteinleri vücudu korur. Taşıma görevi olarak kan doku besinleri, solunum gazlarını ve metabolik atık maddeleri hedef organlarına ulaştırır. Düzenleme görevi olarak ise kan düzenleyici moleküler olan hormonları taşır. Vücut sıcaklığının eşit olarak dağıtılmasını sağlar ve yapısında bulunan moleküller sayesinde pH değişikliklerini dengeler.


Soru. 3

Aşağıdakilerden hangisi antikorların özelliklerinden birisi değildir?

A. Antijenleri fagositoz etme
B. Protein yapısında olma
C. Antijenle karşılaştığında oluşur
D. Antijene özgü olma
E. B hücreleri tarafından üretilme

Doğru Cevap: A

Açıklaması: Antijenleri fagositoz yaparak yok etme akyuvarların görevidir. Antikorlar protein yapıda olan ve antijene özel olarak B lenfositler tarafından üretilen maddelerdir. Her antikor  bir antijene özgüdür ve onu yok etmeye çalışır.


Soru. 4

Aşağıda verilen durumlardan hangisi, kan damarları dışındaki doku sıvısının olması gereken normal miktarının daha altında bir seviyede olmasına neden olmaz? (ÖSYM Sorusu)

A. Vücuda fazla miktarda tuz alınması
B. Suyun fazla miktarda içilmesi
C. Doku sıvısının ozmotik basıncının artması
D. Lenf kanallarının tıkanması
E. Kandaki proteinlerin azalması

Doğru Cevap: B

Açıklaması: Vücuda fazla tuz alınması, kan proteinlerinin ve kan yoğunluğunun artması kılcal damarların ozmotik basıncını artırır. Bu durumda doku sıvısının daha fazlası kan damarlarına geçer ve doku sıvısı miktarı azalır. Çok su içilmesi durumunda vücuda alınan su doku sıvısına geçer ve doku sıvısının miktarında artma meydana gelir.


Soru. 5

İnsanlarda kan proteinleri, I. Kanın pıhtılaşmasında rol oynama II. Sindirilmiş besin maddelerini taşıma III. Kan plazmasının ozmotik basıncını dengelemede rol oynama IV. Vücudun bağoşıklık tepkisinde rol oynama işlevlerinden hangilerini gerçekleştirir? (ÖSYM Sorusu)

A. I ve II
B. II ve III
C. II ve IV
D. I, II ve III
E. I, III ve IV

Doğru Cevap: E

Açıklaması: Protrombin ve fibrinojen proteinleri kanın pıhtılaşmasında görev yapar. Sindirilmiş besinlerin taşınması kanın plazma kısmının görevidir. Kan proteinleri olan albumin, globülin ve fibrinojen plazmada bulunur ve osmotik basıncın oluşmasında etkili olur. Kan proteini olan globülinler bir çeşit antikor olarak görev yapar.


Soru. 6

Derideki bir kesikten mikroorganizmalar girdikten sonra aşağıda verilenlerden hangisi meydana gelir?

A. Kalp atışı ve kan dolaşımının yavaşlaması
B. Kandaki alyuvar hücresi sayısının artması
C. Kandaki hemoglobin miktarının azalması
D. Kandaki histamin salgısının azalması
E. Fagositoz olayının hızlanması

Doğru Cevap: E

Açıklaması: Yaralanan doku hücrelerinden salgılanan histamin kılcallardan doku sıvısına madde geçişini artırır. Yaralanan dokuya geçen akyuvarlar fagositozla mikroorganizmaları yok eder. Bakteri girmesine bağlı olarak hemoglobin sayısında bir değişme olması beklenmez.


Soru. 7

Alyuvar ve akyuvar hücreleri için aşağıdaki özelliklerden hangisi ortak olamaz?

A. Kırmızı kemik iliğinde üretilme
B. Kan gruplarının oluşmasını sağlama
C. ATP üretme ve kullanma
D. Dış etkene bağlı olarak kandaki sayısının artabilmesi
E. Yapısında protein bulundurma

Doğru Cevap: B

Açıklaması: Bütün kan hücresi çeşitleri kırmızı kemik iliğinde üretilir. Alyuvar sayısı yükseklere çıkıldığı zaman, akyuvar sayısı ise hastalık anında artar. Alyuvar laktik asit fermentasyonu ile akyuvar ise oksijenli solunumla ATP üretir ve kullanır. Alyuvarın yapısında hemoglobin ve kan grubu proteinleri bulunur. Akyuvar hücreleri ise enzimler gibi çeşitli proteinlere sahiptir. Kan grupları alyuvar zarındaki antijenlere göre oluşur.


BiyolojiHikayesi

Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!

Bilgilerimiz

Adres

Efeler-Aydın

Email

info@biyolojihikayesi.com

Phone

................

Bülten

© Biyoloji Hikayesi. All Rights Reserved. Designed by Biyoloji Hikayesi
Distributed By: Hamza EROL