► İnsan vücudunda gerçekleşen sindirim olayı, hücre dışı sindirim olup katabolik reaksiyonlar zinciridir.
İnsanda sindirim olayı 4 ana basamağı içerir.
1. Besinlerin organizma tarafından alınması
2. Mekanik sindirim olayları
3. Kimyasal sindirim olayları
4. Besinlerin emilimi
İnsanda Sindirim Sistemini Oluşturan Yapılar
► İnsanda sindirim sistemi; sindirim kanalı ve sindirime yardımcı organlardan oluşur.
► Sindirim kanalında bulunan organlar sırasıyla; Ağız, Yutak, Yemek Borusu, Mide, İnce Bağırsak, Kalın Bağırsak ve Anüstür.
► Sindirime Yardımcı Organlar ise; Tükürük Bezleri, Dişler, Karaciğer, Pankreas ve Safra Kesesidir. Bu yapılar ürettikleri çeşitli salgılarla sindirime yardımcı olurlar.
► İnsanda sindirim kanalını oluşturan organların ortak özelliği dıştan içe doğru;
→ Bağ doku,
→ Düz kas dokusu ve
→ Epitel doku (mukoza tabakası) olmak üzere üç tabakadan oluşmasıdır.
► Sindirim kanalı hücre dışı bir ortamdır. Yani bu organlarda hücre dışı sindirim olur.
► Sindirim kanalında ATP enerjisini gerektiren olaylar olmaz. (Çünkü ATP hücre dışına çıkmayan bir moleküldür.)
► Ağız, mide ve ince bağırsakta kimyasal sindirim olayları gerçekleşirken, yutak, yemek borusu ve kalın bağırsakta kimyasal sindirim gerçekleşmez.
► Anüs; sindirilemeyen ve emilemeyen atıkların vücut dışına atılmasını sağlayan açıklıktır.
► Ayrıca ağız, mide ve ince bağırsakta hem mekanik hem de kimyasal sindirim olur.
► Ağızda sindirimde etkili olan dil, dişler ve tükürük sıvısı bulunur.
► Ağızda çiğneme ile tüm besinlerin fiziksel (mekanik) sindirimi yapılır. Ayrıca tükrükteki Amilaz (Pityalin) enziminin etkisiyle nişasta ve glikojenin kimyasal sindirimi başlar. Yani ağızda hem mekanik hem kimyasal sindirim olur.
► Ağız boşluğunun iç yüzeyi mukoza denilen çok katlı epitel doku ile kaplıdır.
► Ağız içinde bulunan dişler, dil, damak ve tükrük sıvısı sindirime yardımcı yapılardır.
► Ağız; dudak, yanak , damak ve yutak ile çevrilmiş bir bosluktur.
► Tükrük bezleri ağız boşluğuna bazı kanallarla bağlıdır.
Dil
► Dil, ağız içinde büyük bir hareket yeteneğine sahip, çizgili kaslardan oluşan ve epitel doku ile örtülü bir yapıdır.
► Yüzeyinde papilla adı verilen çıkıntılar bulunur. Bu çıkıntıların içinde ya da aralarında tat tomurcukları dağılmıştır.
► Konuşma, besinlerin tadını alma ve besinleri ağız içinde çevirip yutağa itme işlevi görür.
► Lokmalar; çiğneme sırasında tükrük sıvısı ile karışır. Dil tarafından besinlerin tadını alabilmek için, besinin tükrük sıvısı içinde bulunan mukusta çözünmesi gerekir.
Dişler
► Yetişkin bir insanın ağzında 32 diş vardır. Bunlardan 8 tanesi kesici diş, 4 tanesi köpek diş, 8 tanesi küçük azı, 12 tanesi de büyük azı dişleridir.
► Ön dişler kesme, köpek dişleri parçalama, küçük ve büyük azı dişleri öğütme görevlerini yapar.
Dişin Yapısı
► Bir dişte üç kısım bulunur. Bunlar; taç, boyun ve kök kısımlarıdır.
► Dişin dışta kalan ve görünen kısmına taç,
► Diş eti ile bağlantılı olan kısmına boyun,
► Çene kemiği içinde kalan kısmına ise kök adı verilir.
► Bir diş, boyuna kesildiğinde dıştan içe doğru; mine, dentin (fil dişi) ve pulpa (diş özü) olmak üzere üç tabakadan oluştuğu görülür.
Mine: Sert, parlak ve dayanıklı olup dişin taç kısmını örten tabakadır. Mine tabakasının yapısında kalsiyum, fosfor ve flor bulunur.
Dentin: Dişin büyük bir kısmını oluşturan kemik yapıdır. Mine tabakasının hemen altında bulunur. Kök kısmına kadar uzanan ve kemiksi madde içeren tabakadır.
Pulpa: Dentin tabakasının iç kısmında yer alır. Kan damarları, sinirler ve dentin üreten hücrelerden oluşan dişin en içteki kısmıdır.
► Yutak (Farinks), ağız boşluğunun sonunda yer alan bir yapıdır. Yukarıdan ağız ve burun boşluğuna açılır. Aşağıdan yemek ve soluk borusu ile birleşir.
► Buruna açılan boşluğuna geniz denir.
► Çok katlı epitel dokudan oluşur. Ağızda öğütülen besinler yutak ile yemek borusuna itilir.
► Yutakta; mekanik (fiziksel) ya da kimyasal sindirim olmaz.
Besinlerin Yutulması Sırasında Gerçekleşen Olaylar
► Yutkunma sırasında besinlerin soluk borusuna kaçmasını gırtlak kapağı (epiglottis) adı verilen kıkırdak bir kapak engeller.
► Yutkunma sırasında epiglottis soluk borusunu kapatır.
► Yemek borusunun başlangıcında besin taşınması sırasında yemek borusunu kapatan ve maddelerin geçişini düzenleyen sfinkter kaslar (büzgen kaslar) denilen kapakçıklar vardır.
► Sfinkter kaslar; vücudumuzun bir çok yerinde bulunan ve özelleşmiş bazı bölgelerin geçiş noktalarındaki halka şeklinde olan kaslardır.
► Genel olarak bu kaslar; kasılı halde bulundukları için ilgili bölgeyi daraltır ve böylece madde geçişini düzenler.
► Yutkunma istemli başlayıp istemsiz olarak devam eden bir refleks olayıdır. Omurilik soğanı tarafından kontrol edilir.
► Yutkunma sırasında ağızın gerisinde bulunan yumuşak damak (küçük dil); yukarı doğru çekilerek besinin burun boşluklarına kaçmasını önler.
► Kıkırdak yapılı olan epiglottis (gırtlak kapağı); yutkunma sırasında gırtlak girişini kapatarak besinin soluk borusuna kaçmasını önler.
► Yutkunma sırasında sfinkter kaslar gevşer böylece besin yemek borusuna geçer. Solunum olayı ise, iki saniyeden daha kısa bir süre için durur.
► Lokma yemek borusuna geçince yemek borusundaki sfinkter kaslar kasılarak kapanır.
► Burun boşluğunu kapatan küçük dil tekrar yerine gelir. Gırtlak kapağı yukarı kalkar, solunum yolu tekrar açılır.
Yutkunma Sırasında;
► Küçük dil yukarı çekilir, burun boşluklarını ve hava girişini kapatır.
► Gırtlak kapağı aşağıda, soluk borusunu kapatır.
► Sfinkter kaslar gevşemiş durumdadır. Besinlerin yemek borusuna geçişi sağlanır.
Yutkunma Sonrası;
► Küçük dil aşağıda, burun boşlukları ve hava girişi açılır.
► Gırtlak kapağı yukarı kalkar. Solunum yolu tekrar açılır.
► Sfinkter kaslar tekrar kasılır ve bölgeyi kapatır.
► Yutak ile mide arasında kalan kısımdır. Yaklaşık 25 cm.uzunluğunda, 2 cm.çapında bir kanaldır.
► Görevi; lokmanın mideye iletilmesini sağlamaktır.
► Yemek borusunda mekanik veya kimyasal sindirim gerçekleşmez.
► Yapısında en içte mukoza tabakası (epitel doku), ortada halka ve boyuna olarak yerleşmiş düz kaslar, dışta ise bağ doku bulunur.
► Yemek borusunun iç yüzeyi; çok katlı yassı epitel dokuyla kaplıdır. Mukoza tabakasındaki goblet hücreleri yemek borusunun yüzeyini kayganlaştıran mukus sıvısını üretir.
► Mukus; hem mukoza tabakasını korur hem de yemek borusunun iç yüzeyini kayganlaştırır.
► Böylece besinler daha kolay ilerler.
► Yemek borusundaki kas tabakasının yutağa bakan üst kısımlarında; çizgili kaslar bulunurken diğer kısımlarda dairesel ve uzunlamasına yerleşmiş düz kaslar bulunur.
► Bu nedenle yutkunma istemli başlar ama istemsiz olarak devam eder.
► Besinin yutulmasında çizgili kaslar etkilidir.
► Yemek borusundaki düz kaslar ritmik kasılıp gevşeme hareketleri oluşturur. Bu hareketlere peristaltik hareketler denir. Peristaltik hareketler ile besinlerin mideye ulaşması sağlanır. Besinin ilerlemesinde ayrıca yer çekiminin etkisi de vardır.
► Yemek borusunun alt ucunda bulunan sfinkter kasın gevşemesi ile besin mide ağzından (kardia) mideye girer.
► Arka beyindeki omurilik soğanı tarafından kontrol edilen bir refleks olayıdır.
► Yutulan zararlı bir maddenin hızla dışarı atılmasını sağlayarak vücudumuzu korur.
► Kusma; peristaltik hareketlerin ters çalışması değildir. İçsel bir refleks olayıdır.
► Yemek borusundan sonra gelen sindirim organıdır.
► Mide; diyaframın altında, karın boşluğunun sol tarafında yer alan bir organdır.
► Besinlerin geçici olarak depo edildiği, karıştırıldığı ve sindirildiği sindirim kanalının en geniş organıdır.
► Peristaltik hareketlerle mekanik sindirim yapar. Ayrıca proteinlerin kimyasal sindiriminin başladığı organdır.
► Yemek borusuna bağlanan bölümüne mide ağzı (kardia) denir.
► Mide ağzı sfinkter kastan oluşur ve mide içine geçen besinlerin yemek borusuna tekrar dönüşünü engeller.
► Oniki parmak bağırsağı ile bağlantılı olan bölümüne mide kapısı (pilor) denir.
► Mide kapısı da sfinkter kastan oluşur ve mide içindeki maddelerin kontrollü olarak oniki parmak bağırsağına boşaltılmasını sağlar.
► Mide dıştan içe doğru; bağ doku, düz kaslar ve mukoza tabakasından oluşur.
► Midenin ve karın boşluğundaki diğer organların üzeri bağ doku ve epitel dokudan oluşan periton zarı ile örtülüdür.
► Buradaki epitel doku hücreleri salgı üreterek organların yüzeyini kayganlaştırır ve sürtünmeyi önler.
► Orta tabakada bulunan düz kaslar; enine, boyuna ve çapraz yerleşmiştir.
► Bu kasların kasılıp gevşemesi ile peristaltik hareketler oluşur ve besinlerin mekanik sindirimi gerçekleşir.
Midenin Çalışması
Midenin en iç tabakası olan mukoza tabakasında üç farklı hücre gurubu bulunur. Bunlar;
► Paryetal hücreler; hidroklorik asit (HCl) ve gastrin hormonu salgılar.
► Şef hücreler pepsinojen enzimi salgılar.
► Goblet hücreleri ise mukus salgısı üretir.
► Hidroklorik asit, pepsinojen enzimi, mukus sıvısı ve çok az lipaz enzimi mide özsuyunu oluşturur.
► Midenin çalışmasını; parasempatik sinir sistemine ait olan vagus siniri ve gastrin hormonu düzenler.
► Besini görmek, kokusunu ve tadını almak ya da besinin mideye ulaşması ile; vagus siniri gastrin hormonu salgısını uyarır.
► Böylece mide bezlerinden pepsinojen enzimi ve mukus salgılanır.
► Mukus salgısı mide özsuyunda bulunan HCl salgısını bağlayarak mukoza tabakasının yüksek asitten zarar görmesini engeller. Böylece mide duvarının kendi kendini sindirmesi önlenir.
► Paryetal hücrelerden salgılanan gastrin hormonu; kana verilir, kan yolu ile tekrar mideye gelir. (gastrin hormonunun hem salgılandığı yer, hem de hedef organı midedir.) Midenin mide özsuyu salgılamasını ve mide hareketlerini uyarır.
► Midede besin olduğu sürece sinirsel ve hormonal düzenleme ile mide özsuyu salgılanmaya devam eder.
► Ürettiği gastrin hormonunu kana verdiği,
► Ürettiği sindirim enzimleri ile HCl'i ise mide boşluğuna verdiği için Karma Bez özelliği taşır.
► Midede besinler bulamaç (kimus) haline gelir ve proteinlerin kimyasal sindirimi başlar.
► Midenin pH'si yaklaşık 2 civarındadır. Yani yüksek asidik bir ortamdır.
► Mide özsuyunda bulunan lipaz enzimi midede yağların sindiriminde etkili olmaz.
► Çünkü lipaz enzimi bazik ortamda çalışabilen bir enzimdir.
Mide Özsuyunda Bulunan HCl'in Görevleri
► İnaktif olan pepsinojen enzimini aktif olan pepsin enzimine dönüştürmek,
► Proteinlere etki eden pepsin enziminin çalışması için uygun pH ortamı oluşturmak,
► Besinlerle mideye gelen mikroorganizmaları etkisiz hale getirmek,
► Pankreas ve bağırsak bezlerinin salgı yapmalarını uyarmak,
► Gastrin hormonunun düzenleyici etkisi,
► Üretilen yoğun mukus salgısının varlığı,
► Pepsin enziminin pepsinojen olarak inaktif şekilde salgılanması
Mide Salgısının Düzenlenmesi Üç Aşamada Olur.
1. Merkezi, omurilik soğanında olan vagus siniri midede salgı üreten hücreleri uyarır. (Ağıza besin alınması, besini görme, düşünme ve koklama ile vagus siniri uyarılır.)
2. Uyarılan mide, gastrin hormonu salgılamaya başlar. Gastrin hormonu kan yolu ile mide bezlerini uyarır ve mide bezlerinden mide özsuyu salgılanır.
3. Mide içeriği (kimus) ince bağırsağa geçince onikiparmak bağırsağından mide hareketlerini yavaşlatan ve gastrin salgısını durduran enterogastrin hormonunun salgılanması.
Hormonal Etki: Vagus siniri ile gastrin hormonu midenin enzim üretimini uyarır (Gastrin hormonu mideden salgılanır.)
Sinirsel Etki: Besinlerin görüntüsü, kokusu ve tadı beyindeki ilgili merkezleri uyardığında sinirler aracılığı ile midenin çalışması hızlanır.
Mekanik (Fiziksel) Etki: Besinlerin midenin iç duvarına temas etmesi midenin salgı üretimini uyarır.
► Midede; hem mekanik (fiziksel) hem de kimyasal sindirim gerçekleşir.
► Sindirim kanalında mide ile kalın bağırsak arasında kalan 7 - 8 metre uzunluğunda silindirik yapılı bir organdır.
► Besinlerin sindiriminin tamamlandığı ve sindirilen besinlerin emiliminin yapıldığı organdır.
► Dıştan içe doğru bağ doku, düz kaslar ve mukoza (epitel) tabakalarından meydana gelir.
► Mukoza tabakası; hem salgılama hem de emilimin yapıldığı yerdir. Burada mukus salgısı ile sindirim enzimleri salgılanır. Mukus, ince bağırsak yüzeyinin kaygan olmasını sağlar.
► İnce bağırsaktaki mukoza tabakasındaki bezler aminopeptidaz, karboksipeptidaz, tripeptidaz, dipeptidaz, enterokinaz, maltaz, laktaz ve sükraz enzimlerini salgılar.
İnce bağırsak;
- Oniki parmak bağırsağı (duedonum),
- Boş bağırsak (jejenum) ve
- Kıvrımlı bağırsak (ileum) olarak üç bölüme ayrılır.
► İnce bağırsağın mideden sonra gelen ilk kısmına oniki parmak bağırsağı (duedonum), orta kısmına boş bağırsak (jejenum), kalın bağırsağa bağlanan kısmına ise kıvrımlı bağırsak (ileum) adı verilir.
► Sindirimin önemli bir kısmı oniki parmak bağırsağında gerçekleşir. Boş bağırsakta sindirim faaliyetleriyle beraber besinlerin kılcallara emilimi de gerçekleşir. Emilimin en fazla olduğu kısım ise kıvrımlı bağırsaktır.
Villus ve Mikrovillusların Oluşumu
► Mukoza tabakasındaki epitel doku hücreleri bağırsak boşluğuna doğru çok sayıda parmak şeklinde çıkıntılar oluşturur. Bunlara Villus denir.
► İnce bağısakta oluşan villus ve mikrovillus yapılar sindirilmiş besinlerin emilim yüzeyini yüzlerce kat arttırır.
► Villusların iç kısımlarında kılcal kan damarları ve lenf kılcalları bulunur.
► Emilen besinler villuslarda bulunan kılcal kan damarları ve lenf kılcallarına geçerek taşınır.
► Villus oluşmasını sağlayan epitel hücrelerinin bağırsak iç yüzeyine bakan kısmında sitoplazmik uzantılar olan mikrovilluslar emilim yüzeyinin çok daha fazla artırılmasını sağlar.
► İnce bağısakta oluşan villus ve mikrovillus yapılar sindirilmiş besinlerin emilim yüzeyini yüzlerce kat arttırır.
İnce Bağırsakta Görevli Olan Enzim ve Hormonlar
► Mideden oniki parmak bağırsağına geçen asidik kimus; pankreas ve safra kesesinden gelen salgılar ve bağırsak duvarındaki bezlerden salgılanan sıvılarla oniki parmak bağırsağında karışır.
► İnce bağırsağın ilk bölümü olan oniki parmak bağırsağına, safra kesesinden ve pankreastan gelen sıvılar water kabarcığından giriş yapar.
► Oniki parmak bağırsağının mukoza tabakasından salgılanan mukus bağırsak hücrelerini asidik kimustan korur.
► Pankreastan gelen salgıdaki bikarbonat iyonları asidik kimusun nötr ya da hafif bazik olmasını sağlar.
► İnce bağırsaktaki kimyasal sindirimin gerçekleşebilmesi için ortam pH'ının 7,5 - 8 olması gerekir. Çünkü görevli enzimler bu pH aralığında en iyi çalışır.
► İnce bağırsakta pH'ı dengeleyen kaynaklar; pankreas ve safra kesesi salgıları içinde bulunan bikarbonat iyonudur.
► İnce bağırsakta; mide, pankreas, karaciğer ve safra kesesini uyaran hormonlar ve görevleri tabloda verilmiştir.
→ Sindirim hormonları; gastrin, enterogastrin, sekretin ve kolesistokonin hormonlarıdır.
1. Gastrin Hormonu: Vagus sinirinin uyarısı ile mideden salgılanır ve kana verilir. Tekrar mideye gelerek mide bezlerinden mide öz suyunun salgılanmasını sağlar. Yani gastrin hormonunun hedef organı midedir.
2. Enterogastrin Hormonu: İnce bağırsağın onikiparmak bağırsağı bölümünden salgılanır ve kana verilir. Hedef organı midedir. Midedeki kimus ince bağırsağa geçtikten sonra enterogastrin hormonu mide hareketlerini ve gastrin hormonunun salgısını yavaşlatır.
3. Sekretin Hormonu: Onikiparmak bağırsağından salgılanır ve kana verilir. Hedef organları pankreas ve karaciğerdir. Pankreastan; bazik özellikte olan bikarbonat iyonlarının salgılanmasını sağlayarak ince bağırsağın pH'ını düzenler. Karaciğeri uyararak safra üretimini ve salgılanmasını sağlar.
4. Kolesistokinin Hormonu: Onikiparmak bağırsağından salgılanır ve kana verilir. Hedef organları pankreas ve safra kesesidir. Pankreastan; pankreas öz suyunun ve besinlerin sindirimini sağlayan enzimlerin üretimini sağlar. Bu salgının onikiparmak bağırsağına verilmesini uyarır. Safra kesesinin kasılmasını sağlayarak safranın koledok kanalı ile onikiparmak bağısağına boşaltılmasını sağlar.
Not: Sindirim sisteminde üretilen bu hormonlar kana verilirken, enzimler sindirim kanalına verilir.
► Bütün besinlerin sindirimi ince bağırsakta tamamlanır. Besinler kendilerini oluşturan en küçük monomerlere kadar hidroliz edilir.
► İnce bağırsakta hem kimyasal hem mekanik sindirim gerçekleşir. Besinler peristaltik hareketlerle ilerler.
► Ancak yağların sindirimi ince bağırsakta başlar ve tamamlanır.
İnce Bağırsağın Karma Bez Özelliği
► İnce bağırsak hem ekzokrin hem de endokrin salgılar üreterek aynı zamanda karma bez özelliği taşıyan bir organdır.
► Ekzokrin salgıları; sindirim enzimleri içerir. Bunlar; aminopeptidaz, karboksipeptidaz, tripeptidaz, dipeptidaz, enterokinaz, maltaz, laktaz ve sükraz enzimleridir.
► Endokrin salgıları ise; enterogastrin, sekretin ve kolesistokinin hormonlarıdır.
→ İnce bağırsağın son kısmı olan ileum kalın bağırsak ile bağlantılıdır. Burada bulunan sfinkter kaslar, peristaltik hareketlerle gelen kilusun kontrollü bir şekilde kalın bağırsağa geçmesini sağlar.
► İnce bağırsaktan sonra başlayan ve anüs ile sonlanan 1 - 1,5 metre uzunluğunda bir organdır.
► Karın boşluğunda bulunur ve ince bağırsağın etrafını çevirir.
► Karın boşluğunun sağ alt kısmında, ince ve kalın bağırsağın birleştiği yerde kör bağırsak (çekum) bulunur.
► Kör bağırsağın ucunda ise parmak şeklinde bir çıkıntı vardır. Buna Apandis adı verilir.
► Apandis; kör bağırsağın körelmesi ile oluşmuştur. Apandisin yapısında lenf düğümleri bulunur. Herhangi bir enfeksiyon ile iltihaplanması sonucu Apandisit rahatsızlığı oluşur.
► İnce bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği yerde bulunan bir kapak kalın bağırsaktaki bakteri ve atık maddelerin ince bağırsağa geçişini engeller.
Kalın bağırsak;
Karın bölgesinin sağ kısmından (kör bağırsaktan) başlayarak sırasıyla;
- Yukarı Doğru Çıkan (Çıkan Kolon)
- Yatay İlerleyen (Yatay Kolon)
- Aşağı Doğru İnen (İnen Kolon)
bölümlerine ayrılarak ince bağırsağı çevreler. Daha sonra rektum (düz bağırsak) denilen yapıdan sonra anüs ile sonlanır.
Rektum; besin atıklarının (dışkı) toplandığı son bölüm, anüs ise dışkının atıldığı açıklıktır. Rektum ve anüs arasında iki sfinkter kas bulunur. İçteki sfinkter istemsiz kasılırken dıştaki sfinkter istemli kasılır. Bu atık maddeler bağırsağın peristaltik hareketleri ile dışarı atılır.
► Kalın bağrsağın yapısı ince bağırsağa benzer. Dıştan içe doğru; bağ doku, düz kas dokusu ve mukoza tabakasından oluşur.
► İç yüzeydeki mukozada ince bağırsaktan farklı olarak villus, mikrovillus ve sindirim enzimi üreten bezler bulunmaz.
► Burada bol miktarda mukus salgılayan ve emilimde görevli hücreler bulunur.
► Kalın bağırsakta mekanik ve kimyasal sindirim gerçekleşmez.
Temel görevi;
- Sindirim atıklarını geçici olarak depolamak,
- Sindirim atıkları içindeki su, mineraller ve burada yaşayan simbiyotik bakterilerinin sentezlediği K vitamini ile bazı B grubu vitaminlerin emilimini sağlayarak kana vermektir.
- Buradaki suyun emilimi ile vücudun su kaybı önlenir. Buradaki emilimde villus ve mikrovilluslar görev yapmaz.
► Kalın bağırsak içinde sindirilmemiş ve emilmemiş olan organik maddeler üzerinde yüzlerce bakteri türü yaşar. Çoğu zararsız olan bu bakterilerin metabolik aktiviteleri sonucu metan, hidrojen sülfür gibi gazlar oluşur. Bu gazlar anüs yoluyla dışarı atılır.
► Besin atıklarından oluşan dışkı dışarı atılıncaya kadar kalın bağırsağın son bölümü olan rektumda depolanır. Dışkıda; su, selüloz lifleri, yağ, protein gibi sindirilmemiş besinler, inorganik maddeler, epitel hücre döküntüleri, ölü bakteriler gibi bir çok içerik bulunur.
Kulak altı, dil altı ve çene altında olmak üzere üç çift tükürük bezi vardır.
► Tükürük sıvısı; hem fiziksel hem de kimyasal sindirimin ağızda başlamasını sağlar.
► Besinin ağıza alınmasıyla oluşan sinirsel uyarılar beyin sapında bulunan merkezin uyarılmasına ve tükürük salgısının başlamasına neden olur.
► Tükürük sıvısının salgılanmasında; besini görmek, kokusunu almak gibi uyarılarda etkili olur.
► Tükürük bezleri ekzokrin bez özelliği taşır. Bu bezler ürettikleri tükürüğü bir kanal ile ağız boşluğuna salgılar.
► Tükürük bezleri günlük ortalama 1 litre kadar tükürük salgılar. Tükürük sıvısının içinde mukus, bol miktarda su, sodyum, kalsiyum, bikarbonat gibi iyonlar, glikoproteinler, amilaz ve lizozim enzimleri bulunur.
► Amilaz enzimi ağızda karbonhidratların (nişasta ve glikojenin) kimyasal sindirimi başlar.
► Mukus; sodyum, kalsiyum iyonları ve glikoproteinden oluşmuş yoğun bir sıvıdır. Ağız iç yüzeyini korur. Besinleri yutulmasını kolaylaştırır.
► Lizozim, besinlerle gelen ve diş çürümelerine yol açan bakterilerin yok edilmesini (antimirobiyal etki) sağlar.
► Tükürük sıvısının pH'ı 6 - 7 aralığındadır.
► Tükürük, besinlerin ıslatılması ve yumuşatılmasında rol oynar.
► Pankreas; karın boşluğunda mide ve oniki parmak bağırsağı arasında yer alan karma bir bezdir.
► Pankreas pembe renkli ve yaprak şeklinde bir organdır.
► Oniki parmak bağırsağı ile bağlantılıdır. Endokrin ve ekzokrin salgıları üretir. Endokrin salgıları; insülin ve glukagon hormonlarıdır. Bu hormonlar kandaki glikoz miktarını düzenler.
► Ekzokrin salgıları ise; sindirimde görev alan pankreas öz suyu ve içinde bulunan sindirim enzimleri ile bikarbonat iyonudur.
► Sindirimle ilgili salgıları virsung kanalı ile water kabarcığına getirilir ve oniki parmak bağırsağına boşaltılır.
► Pankreas tarafından karboksipeptidaz, amilaz, tripsinojen, kimotripsinojen, lipaz ve nükleaz enzimleri salgılanır.
► Pankreas öz suyunun oluşmasında; vagus siniri, sekretin ve kolesistokinin hormonları görev yapar.
► Mideden oniki parmak bağırsağına geçen kimus, ince bağırsaktan sekretin ve kolesistoknin hormonlarının salgılanmasını uyarır. Bu hormonlar kan yolu ile pankreasa ulaşır.
► Sekretin hormonu; bikarbonat iyonu salgılamasını ve oniki parmak bağırsağına verilmesini sağlar. Bikarbonat iyonları mideden gelen asidik kimusu nötralize ederek uygun pH ortamı hazırlar.
► Kolesistokinin hormonu ise; pankreasın karbonhidrat, yağ, protein ve nükleik asit sindiriminde görevli enzimleri üretmesini ve salgılamasını uyarır.
► Pankreas öz suyunun pH'ı 8 - 8,5 aralığındadır.
► Pankreas yapısında bulunan Acinar Hücreleri pankreas öz suyunu üretir.
► Pankreas öz suyunda; amilaz, lipaz, nükleaz (deoksiribonükleaz ve ribonükleaz) tripsinojen, kimotripsinojen enzimleri bulunur.
► Protein sindiriminde görevli olan enzimler inaktif olarak salgılanır. Oniki parmak bağırsağında aktifleştirilir.
► Tripsinojen enzimi; ince bağırsak hücrelerinin ürettiği enterokinaz enzimi ile aktifleştirilir. Böylece tripsinojen aktif tripsin enzimine dönüştürülür.
► Oluşan tripsin ise kimotripsinojeni aktifleştirerek kimotripsine çevirir.
Karaciğer deriden sonra vücudumuzun en büyük organıdır. Yaklaşık 1,5 - 2 kğ.ağırlığındadır.
► Karın boşluğunun sağ üst kısmında, diyafram kasının altında yer alır.
► Vücutta salgı üreten ve karma bez özelliği taşıyan bordo renkli bir organdır.
► Üzeri, bağ dokusundan yapılmış bir kapsül ile örtülüdür. Bu kapsülün üstünde ise karın zarı (periton) bulunur.
► Karaciğer, sağ ve sol lop olmak üzere iki bölmeden oluşur.
► Her bir lop binlerce küçük lopçuğa ayrılmıştır. Bu lopçuklar karaciğerin temel yapı birimleridir.
► Karaciğer hücrelerine Hepatosit denir.
Karaciğerin Sindirim İle İlgili Görevleri
► Karaciğer sindirim enzimi üretmez.
Sindirim sistemindeki görevi; safra sıvısını üretmek ve salgılamaktır. Karaciğer hücreleri safrayı sürekli olarak üretir.
► Karaciğer hücreleri tarafından üretilen safra (öd sıvısı); ince kanalcıklar yardımıyla karaciğer kanalına getirilir.
► Karaciğer kanalının yan kolu olan safra kanalı safra kesesi ile bağlantılıdır.
► Safra; safra kesesinde depolanır ve yoğunlaştırılır.
► Safrayı üretmesi ve kanallarla ince bağırsağa göndermesi karaciğerin ekzokrin bez özelliğidir.
► Eritopoiten hormonunu üreterek kana vermesi ise endokrin bez özelliğidir.
Karaciğerin Görevleri
► Yağların mekanik sindirimini sağlayan safra sıvısını üretir.
► Zehirli bir molekül olan hidrojen peroksiti parçalayan katalaz enzimini üretir.
► Karaciğerde bulunan kupfer hücreleri; yaşlanmış ve hasarlı olan alyuvar hücrelerini fagositoz ile parçalar.
► Hemoglobinin parçalanması sonucu oluşan bilirubin maddesinin safra içinde atılmasını ve dışkı ile vücutta uzaklaştırılmasını sağlar.
► İlaç, alkol ve zehirli maddelerin toksik etkilerini yok eder.
► Embriyonik dönemde alyuvar (retikulo endotel hücreler ile) üretir.
► Kan yapımında etkili olan eritropoitein hormonunu salgılar. (Eritropoitein hormonunun %10'unu karaciğer, %90'nını da böbrekler üretir.)
► Çizgili kaslarda üretilen laktik asiti pürivik asit ya da glikoza dönüştürür.
► Glikozun fazlasını, glikojen halinde depo eder ve kanda glikoz eksikliğinde, glikojenin parçalanması ile oluşan glikozları kana verir.
► Zehirli bir madde olan amonyağı daha az zehirli olan üreye dönüştürür.
► A, D, E, K vitaminleri ile demir ve bakır gibi mineralleri depolar.
► Provitamin A'yı (karoten), A vitaminine dönüştürür.
► Albumin ve globülin gibi kan plazma proteinlerini üretir.
► Kanın pıhtılaşmasında görev yapan protrombin ve fibrinojen ile damar içinde kanın pıhtılaşmasını engelleyen heparini üretir. (Heparin bir polisakkarittir.)
► Karbonhidrat, lipit ve protein metabolizmasını ayarlar.
► Temel olmayan (esansiyel) aminoasit ve yağ asitlerini sentezler.
Karaciğere Bağlı Olan Damarlar
1. Karaciğere Kan Getiren Damarlar: Kan, karaciğer hücrelerine dalak, ince bağırsak, mide, pankreas ve kalın bağırsaktan gelen kapı toplardamarı ve kalpten çıkan aortun bir kolu olan karaciğer atardamarıyla gelir. Kapı toplardamarı ile gelen kan kirli kan, karaciğer atardamarı ile gelen kan temiz kandır.
2. Karaciğerden Çıkan Damarlar: Karaciğerdeki kanı kalbe gönderen karaciğer üstü toplardamarıdır.
Safra kesesi; karaciğer sağ lobunun alt yüzeyinde bulunur.
► Safra sıvısı kimyasal sindirimde görev almaz. Safra sıvısında sindirim enzimi bulunmaz.
► Lipitleri yağ damlaları şeklinde küçük parçalara ayırarak sindirim yüzeylerini arttırmayı sağlar. Yani ince bağırsakta yağların mekanik sindirimini yapar.
► Yağ asidi ve gliserol ile A, D, E, K vitaminlerinin emilimini kolaylaştırır.
► Bağırsağa gelen asidik besinleri nötralize eder. Böylece pankreas ve ince bağırsak enzimlerinin etkinliğini arttırır.
► Karaciğerdeki kupfer hücrelerinin yaşlı alyuvarları parçalaması sonucu oluşan bilirubinin dışkı ile atılmasını sağlar.
► Antiseptik özelliği ile zararlı bakterilerin öldürülmesini sağlar.
Safranın bileşiminde; safra tuzları, safra pigmentleri (bilirubin gibi), kolesterol, bikarbonat, kalsiyum, sodyum, potasyum, klor gibi iyonlar, yağ asitleri ve su bulunur.
► Onikiparmak bağırsağının ürettiği sekretin hormonu karaciğerin safra üretimi yapmasını uyarır.
► Daha sonra mideden onikiparmak bağırsağına geçen kimus içinde yağlar bulunuyorsa, onikiparmak bağırsağından kolesistokinin hormonunun salgılanması uyarılır.
► Bu hormon safra kesesini uyararak safranın koledok kanalına verilmesini sağlar.
► Koledok kanalı pankreastan gelen virsung kanalı ile birleşerek water kabarcığı denilen kısımdan onikiparmak bağırsağına açılır. Böylece safra sıvısı onikiparmak bağırsağına bırakılır.
► Safra salgısındaki su oranının azalması ve enfeksiyon gibi nedenlerle safradaki maddeler çökelir ve safra taşları oluşur.
► Şiddetli karın ağrılarına yol açan safra taşları, safra kanalını tıkayabilir ve safranın onikiparmak bağırsağına boşaltılmasını engelleyebilir. Bu durumda bilirubin kana geri emilerek sarılık hastalığına neden olur. (Bilirubin alyuvarlardaki hemoglobinin parçalanması sonucu oluşur.)
Karbonhidratların Sindirimi
Ağızda başlar, midede sindirim olmaz, ince bağırsakta sonlanır.
► Tükürük bezlerinden salınan amilaz (pityalin) enzimi nişasta ve glikojeni dekstrin ve maltoza birimlerine kadar parçalar.
► Pankreastan salgılanan amilaz enzimi nişasta ve glikojeni oniki parmak bağırsağında maltoz ve dekstrinlere parçalar.
► İnce bağırsakta üretilen sükraz, laktaz ve maltaz (disakkaridazlar) ise sakkaroz, laktoz ve maltozu yapı birimlerine kadar parçalarlar.
► Dekstrinaz enzimi ise dekstrinleri glikozlara parçalar. (Dekstrin küçük polisakkaritlerdir.)
Proteinlerin Sindirimi
Ağızda kimyasal sindirim olmaz. Midede başlar ve ince bağırsakta sonlanır.
► Mideden salgılanan pepsinojen ve HCl birleşerek aktif pepsin enzimi oluşturulur. Pepsin proteinleri peptonlara parçalar.
► Peptonlar oniki parmak bağırsağına ulaştığında pankreastan tripsinojen ve kimotripsinojen enzimleri salınır. Aynı zamanda oniki parmak bağırsağından enterokinaz enzimi salınır.
► Tripsinojeni enterokinaz aktive eder ve aktif tripsin oluşur. Tripsin ise kimotripsinojen enzimini kimotripsine dönüştürür. Aynı zamanda prokarboksipeptidaz enziminin aktifleşmesini (karboksipeptidaz) sağlar.
► Proteinler ince bağırsakta tripsin ve kimotripsin etkisiyle küçük polipeptit veya peptonlara parçalanır.
► İnce bağırsak epitelinden salgılanan aminopeptidaz ve dipeptidaz enzimleri ile pankreastan ve ince bağırsak epitelinden salgılanan kaboksipeptidaz küçük polipeptitleri amino asitlere parçalar.
Yağların Sindirimi
Ağız ve midede yağların kimyasal sindirimi olmaz. Sindirim ince bağırsakta başlar ve tamamlanır.
► Besinler oniki parmak bağırsağına ulaştığında safra sıvısı, yağları küçük yağ moleküllerine dönüştürür (mekanik sindirim=.
► Pankreastan salgılanan lipaz enzimi yağ moleküllerini yağ asitleri ve gliserole parçalar.
Nükleik Asitlerin Sindirimi
► DNA ve RNA gibi asitlerin sindirimi ince bağırsakta başlar ve burada tamamlanır.
► Pankreasta üretilen ve ince bağırsağa gelen nükleaz enzimleri nükleik asitleri nükleotit birimlerine parçalar.
► Nükleotitleri ise ince bağırsak mukozasından salgılanan nükleotidaz enzimleri ile azotlu organik baz (adenin, guanin, timin ve sitozin), beş karbonlu şeker (riboz veya deoksiriboz) ve fosfat birimlerine kadar parçalanır.
1. Karbonhidratların Sindirimi:
► Amilaz (tükrükte),
► Amilaz (onikiparmak bağırsağında pankreastan salgılanır.)
► Desktrinaz, sakkaraz, maltaz, laktaz enzimleri (İnce bağırsaktan salgılanır.)
2. Proteinlerin Sindirimi:
► Pepsinojen (pepsin mideden salgılanır.)
► Tripsinojen (tripsin), kimotripsinojen (kimotripsin), (pankreastan salgılanır.)
► Karboksipeptidaz (hem pankreas hem de ince bağırsaktan salgılanır.)
► Aminopeptidaz, tripeptidaz, dipeptidaz, enterokinaz (ince bağırsaktan salgılanırlar.)
3. Yağların Sindirimi:
► Lipaz enzimi (pankreastan salgılanır.) Az miktarda mide öz suyunda da bulunur. Ancak bazik ortamda etkili olduğu için midede yağlara etki etmez.
4. Nükleik Asitlerin Sindirimi:
► Nükleaz enzimi (pankreastan salgılanır.)
► Nükleotitazlar ve fosfatazlar (ince bağırsaktan sentezlenir.)
Besinlerin Emilimi
► Besin yapı taşlarının, kan dolaşımına katılmak üzere bağırsak hücrelerine alınmasına emilim denir.
► Sindirim kanalındaki besinlerin vücut hücrelerine ulaşabilmesi için sindirim organlarında en iç tabakada bulunan mukozadan emilerek dolaşıma katılmaları gerekir.
► Besinlerin sindirimi ile oluşan monomerler (glikoz, fruktoz, galaktoz, riboz, deoksiriboz, amino asitler, azotlu bazlar, yağ asitleri, gliserol vb.) ile vitamin, mineral, su ve iyonların emilimi sindirim kanalının farklı kısımlarında gerçekleşir.
► Besin maddelerinin emilimi; ağız, mide, ince bağırsak ve kalın bağırsakta gerçekleşebilir. Yutak ve yemek borusunda besin maddelerinin emilimi olmaz. Bazı iyonlar, hormonlar, zehirler, su alkol ve nikotin gibi maddeler ağızda emilebilir.
► Midede ise alkol ve yağda çözünen bazı ilaçların emilimi gerçekleşir.
► İnce bağırsakta monomer maddeler, vitaminler, mineraller, su ve iyonların emilimi olur.
► Kalın bağırsakta ise; su, kısa zincirli yağ asitleri, iyonlar, bağırsak bakterilerinin ürettiği B ve K vitaminlerinin emilimi olur.
İnce bağırsakta sindirimi tamamlanan besinlerin dolaşıma geçmesi iki yolla gerçekleşir.
1. Kılcal Kan Damarlarıyla Emilimin Gerçekleşmesi
► Glikoz, galaktoz, fruktoz, amino asitler, mineraller, su ile B ve C vitaminleri ince bağırsak hücrelerinden difüzyon, kolaylaştırılmış difüzyon ve aktif taşımayla kılcal kan damarlarına emilir.
► Bu besinler kapı toplardamarıyla karaciğere taşınır. Karaciğerde gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra, karaciğer toplardamarıyla alt ana toplardamara taşınır ve sonra kalbe getirilir. Buradan bütün vücuda dağıtılır.
► Karaciğer kapı toplar damarı ile gelen besin maddelerinin bir çoğunu birbirine dönüştürebilir.
► Bu maddelerin bazıları burada işlenir, bazıları farklı maddelere dönüştürülür. Bazıları ise depolanır.
► Örneğin; glikozun fazlası glikojene dönüştürülerek depo edilir. Gıdalardaki zehirli maddeler zararsız hale dönüştürülür. Yani besin içeriğinde bulunan toksik maddeler temizlenir. Proteinlerin parçalanmasıyla oluşan ve karaciğere gelen NH3 üreye dönüştürülür. Belli işlemlerden geçen bu maddeler karaciğer üstü toplar damarı ile karaciğerden ayrılır. Alt ana toplar damarla kalbin sağ kulakçığına getirilir. Böylece sindirilen besinler kan dolaşımına katılmış olur.
2. Lenf Yolu İle Emilimin Gerçekleşmesi
Bazı besinler lenf yolu ile dolaşıma katılır. Bunlar; yağ asidi, gliserol ve yağda çözünen vitaminler (ADEK)'dir. Bu maddeler villuslar ile emilerek bağırsak epiteline alınır. Epitel hücrelerinde yağ asitleri ve gliseroller birleşerek tekrar trigliseritler oluşturulur.
► Trigliseritler, golgi aygıtında kolesterol ve özel proteinlerle kaplanarak suda çözünebilen şilomikron denilen yapılara dönüşür.
► Şilomikronlar yağlardan farklı olarak suda çözünebilir özelliktedir.
► Şilomikron halindeki yağ molekülleri epitel hücrelerinden ekzositoz ile lenf kılcallarına geçer sonra büyük lenf toplardamarlarından olan peke sarnıcı ile göğüs kanalına taşınırlar.
► Göğüs kanalından sol köprücük altı toplardamarına geçerek oradan da kalbin sağ kulakçığına gelirler.
► Bağırsaktan emilen yağın %80 - 90 kadarı ve ADEK vitaminleri bu şekilde taşınır.
► Tereyağındaki gibi kısa zincirli yağ asitlerinin bir kısmı suda çabuk eridiklerinden dolayı, trigliseritlere dönüşmez ve kılcal kan damarlarına geçer.
Not: Kan yolu ile karaciğere giden besinler vücudun sağ tarafından, lenf yolu ile kalbe giden besinler ise vücudun sol tarafından ilerleyerek dolaşıma katılır.
Sindirim Sistemi Rahatsızlıkları
Gastrit: Midenin zararlı faktörlere bağlı olarak iltihaplanmasıdır. Gastritin sebepleri arasında bakteri yoksa tedavide, mide asidini azaltıcı ilaçlar verilir.
Ülser: Kan akışının ve mukus salgısının azalması, Helicobakter pylori bakterilerinin enfeksiyonu ve iltihaba bağlı aşınmalar nedeniyle oluşan hastalıktır. Ülser tedavisi için antibiyotik kullanımı ve asit salgısını baskılayacak ilaçlar tavsiye edilir.
Duedonum Ülseri: Oniki parmak bağırsağında oluşan ve tüm tabakaları içerebilen yaralardır.
Reflü: Midenin üst kısmında yemek borusundan mideye doğru açılan bir kapakçık vardır. Bu kapağın görevini tam olarak yapamaması sonucunda mide içeriği yemek borusuna geri kaçar ve bu kısımdaki dokulara zarar verir.
İshal (Diare): Dışkının sık olarak sulu veya yumuşak çıkması durumudur. İshal, bağırsak hareketlerinin hızlanması sonucunda oluşur. Yeterince suyun yokluğu ve atık su arıtma kapasitesinin yetersizliği ishal oluşmasına neden olur.
Kabızlık: Bağırsak hareketlerinin yavaşlaması veya dışkının uzun süre bağırsaklarda tutulması nedeniyle dışkı suyunu iyice kaybeder. Buna bağlı olarak kabızlık oluşur. Lifli besinler su tuttuğu için dışkının sulu kalmasını sağlayarak kabızlığı önler.
Hemoroit: Kalın bağırsağın anüs bölgesinde toplardamar genişlemesiyle oluşur. Alkol tüketimi, baharatlı ve acılı yiyecekler, aşırı yeme hemoroit oluşturabilir. Dışkı yapma sırasında kanama ve iltihap oluşur. Hemoroit’ten korunmak için; Lif bakımından zengin gıdalar tüketilmelidir. Kabızlıktan korunulmalıdır. Alkol, acı biber ve baharatlı gıdalardan kaçınılmalıdır. Uzun süre hareketsiz oturulmamalı ya da ayakta kalınmamalıdır. Yeterli miktarda su içilmelidir.
Sindirim Sisteminin Sağlıklı Yapısının Korunması
► Besinlerin hücreler tarafından kullanılabilir hâle gelmesi, sindirim sistemi organlarının sağlıklı olması ile mümkündür.
► Sindirim sistemi organlarının düzenli çalışmasında fiziksel etkinlikler önemlidir.
► Düzenli yürüyüşler ve egzersizler bağırsak hareketini kolaylaştırır.
► Lif bakımından zengin gıdaların tüketilmesi sindirim sisteminin sağlığı açısından önemlidir.
► Tüketilen hazır gıdalarda lif miktarının düşük olması, bu gıdaların çok fazla katkı maddesi içermesi nedeniyle kolon ve rektum kanseri riski artmaktadır.
► Ayrıca bu tür beslenme A, C vitaminleri ve kalsiyum bakımından da yetersizdir.
► Bu durum bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olmaktadır.
Dişlerin Bakımı ve Önemi
► Asitli içeceklerin fazla tüketilmesi mide ve bağırsak rahatsızlıklarının artmasına ve dişlerde çürümeye neden olmaktadır.
► Sindirim olayı ağızda başladığından ağız ve diş sağlığına özen gösterilmelidir.
► Dişler her yemekten sonra fırçalanmalı, diş çürükleri zamanında tedavi edilmelidir.
► Diş sağlığı için kalsiyum, fosfor ve flor bakımından zengin besinler tüketilmelidir.
► Besinler az, sık ve yavaş yenmeli, ağızda iyice çiğnenmelidir.
► Besinler az, sık ve yavaş yenmeli, ağızda iyice çiğnenmelidir.
► Yeterli ve dengeli beslenilmelidir.
► Çok yağlı kızartmalar, tütsülenmiş ve yanmış ızgaralar, yiyeceklere katılan renk maddeleri, sigara, alkol, mide ve bağırsak kanserine neden olabilmektedir.
► Çiğ yenen etler, iyi yıkanmayan sebzeler parazit yumurtalarının alınmasına ve bağırsak kurtlarının oluşumuna yol açar.
► Bu nedenle sebze ve meyveler temiz, bol su ile yıkanmalı; etler iyi pişirilmeli; salam, sosis, sucuk gibi besinler çiğ olarak tüketilmemelidir.
► Eller sık yıkanmalı ve hijyene önem verilmelidir.
► Sindirim sisteminin sağlığı için tüketilen besinlerin temiz olması çok önemlidir.
► Çünkü birçok hastalık etkeni iyi yıkanmamış sebze ve meyvelerin tüketilmesi ya da kirli suların kullanılmasıyla vücuda alınır.
► Tifo, kolera ve dizanteriye neden olan mikroorganizmalar bu yolla vücuda alınarak çoğalır ve bağırsak enfeksiyonuna neden olur.
► Bilinçsiz kullanılan antibiyotikler, bağırsaktaki yararlı bakterileri öldürür.
► Normalde bağırsak içinde 400’den fazla bakteri türü vardır.
► Bunlar bize fayda sağlayan bakterilerdir. Bu bağırsak mikroplarına flora denir.
► Eğer bağırsağımız sağlıklı ise vücudumuz için zararlı olan bakteriler, yararlı bakteriler arasında yaşayamaz.
► Ancak çeşitli rahatsızlıklar sonucu kullanılan antibiyotiklerin bilinçsizce tüketilmesi bağırsak florasının yapısını bozar ve zararlı bakterilerin üremesine neden olur.
► Bu bakterilerin ürettiği toksinler bağırsak mukozasında tahribat yapar.
► Buna bağlı olarak ishal, ince ve kalın bağırsakta iltihap, kalın bağırsakta kolit gibi rahatsızlıklara neden olabilir.
► Ayrıca ince bağırsakta, besinlerin sindirimi ve emilimi azalacağından vücudun savunma mekanizması güçsüzleşir.
► Hastalıklara yakalanma olasılığı artar.
► Bu nedenle antibiyotik kullanımı doktorun önerdiği dozda ve sürede olmalıdır.
Konuya Ait Çıkmış Sorular
Aşağıdakilerden hangisi besinlerin kimyasal sindiriminde görev alan enzimlerden biri değildir?
(MEBİ 06.01.2025 AYT Deneme Sınavı)
A. DekstrinazDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Konuya Ait Videolar
Konu İle İlgili Sorular
Aşağıdakilerden hangisi besinlerin kimyasal sindiriminde görev alan enzimlerden biri değildir?
(MEBİ 06.01.2025 AYT Deneme Sınavı)
A. DekstrinazDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!
Efeler-Aydın
info@biyolojihikayesi.com
................
©
Biyoloji Hikayesi.
All Rights Reserved. Designed by
Biyoloji Hikayesi
Distributed By:
Hamza EROL