İnsanda Embriyonik Gelişim Süreci Konusuna Ait Sayfa

Konu Detayı Sayfası

İnsanda Embriyonik Gelişim Süreci

İnsan Fizyolojisi

Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim

2414

Özetini Okumak İçin Tıklayınız...

İnsanda Embriyonik Gelişim Süreci:

  1. Döllenme (Fertilizasyon):

    • Döllenme, sperm hücresinin yumurta hücresini döllemesiyle gerçekleşir.
    • Döllenme genellikle fallop tüplerinde gerçekleşir ve zigot oluşur.
  2. Zigot ve Bölünme:

    • Zigot, döllenmiş yumurtanın ilk hücresidir.
    • Zigot hücre bölünmesiyle çoğalır ve embriyo oluşur.
    • Hücre bölünmesi, zigotun blastomerlere ve daha sonra blastosise dönüşmesine neden olur.
  3. İmplantasyon:

    • Blastosist, rahmin iç yüzeyine yerleşerek implantasyonu başlatır.
    • İmplantasyon, gebeliğin başlangıcını işaret eder ve embriyonun rahme bağlanmasını sağlar.
  4. Germ Tabakalarının Oluşumu:

    • İmplantasyon sonrasında embriyo üç germ tabakasına ayrılır: endoderm, mezoderm ve ektoderm.
    • Bu tabakalar, farklı dokuların ve organların oluşumunu başlatır.
  5. Organogenez:

    • Embriyo, organların ve sistemlerin oluştuğu organogenez aşamasına girer.
    • Bu süreçte, farklılaşmış hücre grupları belirli organ ve dokuları oluşturur.
  6. Fetus Dönemi:

    • Embriyonun sekizinci haftasından doğuma kadar olan süre fetal dönem olarak adlandırılır.
    • Bu dönemde, organlar ve sistemler büyür ve gelişir.
    • Fetus, bu süreçte ana rahminde büyümeye devam eder ve gelişir.

Sonuç: İnsanda embriyonik gelişim süreci karmaşık bir dizi olayı içerir ve birçok farklı faktörün etkileşimini gerektirir. Döllenme, implantasyon, germ tabakalarının oluşumu, organogenez ve fetal dönem, insan embriyonunun gelişiminin ana aşamalarını oluşturur.

Image

  • İnsanda embriyonik gelişim süreci döllenme ile başlar.
  • Normal koşullarda embriyonal gelişim süreci 280 gün, yani 40 haftadır.
  • Bu dönem genel olarak iki evrede tamamlanır.
  • Bu evreler embriyo dönemi ve fetüs dönemidir.

Döllenme (Fertilizasyon)

  • Aynı türe ait ikincil oosit ve sperm hücrelerindeki haploit (n) çekirdeklerinin birleşmesine denir.
  • Her türün ikincil oositi kendine özgü kimyasal bir madde salgılar.
  • Bu maddeye fertilizin denir.
  • Fertilizin, glikoprotein yapıdadır ve spermlerin hareketini artırarak ikincil oosite doğru yönelmesini sağlar.
  • Aynı zamanda spermlerdeki akrozomu da aktifleştirir.

Image

Zigot Oluşumu

  • İkincil oositi çevreleyen sperm hücrelerinden bir tanesi ikincil oosit zarı üzerindeki zona pellusidada bulunan reseptöre bağlandığında spermin akrozomundan salgılanan enzimler, zona pellusidayı eriterek ikincil oositin zarı ile sperm zarının birleşmesine yol açar.
  • Böylece sperm çekirdeği ikincil oosit içine girer ve çekirdeğiyle kaynaşır.
  • Çekirdek kaynaşmasından hemen sonra ikincil oositten salgılanan enzimler, zona pellusidayı sertleştirir.
  • Bu durum ikincil oosite başka bir spermin girmesini önler.
  • Döllenen hücre zigot adını alır.

Image

Tek Yumurta İkizi Oluşumu ve Özellikleri

  • Zigot, bir bireyin başlangıç hücresidir ve diploit (2n) kromozomludur.
  • Döllenme sonucu genelde tek embriyo gelişir.
  • Fakat bazen sperm ve ikincil oositin döllenmesinden sonra oluşan zigot, ilk mitozdan hemen sonra ikiye ayrılır.
  • Oluşan iki hücre birbirinden bağımsız olarak mitoz geçirir ve iki embriyo gelişir.
  • Bunlar tek yumurta ikizi olarak tanımlanır.
  • Tek yumurta ikizlerinin göz rengi, cinsiyetleri, kan grubu gibi kalıtsal özellikleri birbirinin aynısıdır.
  • Çevre etkisi ile örneğin beslenme faktörüne bağlı olarak boy, kilo ve zekâ gelişimi farklı olabilir.
  • Tek yumurta ikizleri anne karnında ayrı amniyon kesesi içindedir, ancak anne ve embriyoya ait kan damarlarını içeren ve plasenta olarak adlandırılan yapıları ortaktır.
  • Dikkat!!! ⇒ Yumurta kanalına geçen ikincil oositin ömrü insanda 48 saat; dişi üreme sistemine geçen spermin ömrü ise üç gündür.

Image

Ayrı (Çift) Yumurta İkizi Oluşumu ve Özellikleri

  • Normalde dişi bireyin yumurtalığında olgunlaşan ikincil oosit, yumurta kanalına geçer.
  • Ancak bazı nedenlerle aynı anda iki adet ikincil oosit olgunlaşabilir ve yumurta kanalına atılır.
  • Farklı genetik yapıdaki iki adet ikincil oosit, farklı genetik yapıdaki iki sperm ile döllenir.
  • Oluşan zigotların gelişmesi sonucu iki embriyo gelişir.
  • Bunlara ayrı (çift) yumurta ikizi denir.

  • Genel olarak ayrı yumurta ikizlerinin kan grupları, cinsiyetleri gibi kalıtsal özellikleri farklıdır.
  • Farklı zamanlarda doğan kardeşler kadar birbirlerine benzerler.
  • Anne karnında hem amniyon keseleri hem plasentaları ayrıdır.
  • Çoğul gebelikler kalıtımla ilgili olmakla birlikte hormon tedavisi sonrasında da olabilir.

Embriyo Dönemi

  • Zigot oluşumundan sonraki ilk sekiz haftalık süredir.
  • Yumurta kanalında oluşan zigot, ilk bölünmelerini burada geçirerek 3-5 günde 50-60 hücreye ulaşır.
  • Bu dönemde, hücre sayısı artarken hücrelerin hacim ve kütlelerinde artış gözlenmez.
  • Zigotun bu şekilde bölünmesine segmentasyon denir.
  • Segmentasyon sonucu oluşan hücrelere blastomer adı verilir.
  • Blastomerler her bölünmede biraz daha küçülür.
  • Oluşan hücreler, orta kısmı boş bırakacak şekilde içten dışa doğru göç eder.
  • Böylece tek sıra hücre tabakası ile çevrili ve içi sıvı dolu blastosist adı verilen bir yapı oluşur.
  • Blastosistlerin içindeki boşluğa blastula boşluğu (blastosöl) denir.
  • Embriyonun bu evresi ise blastula adını alır.

Image

  • Bu evrede hücre farklılaşması yoktur.
  • Daha sonra blastula yüzeyinde yer alan hücrelerin bir kısmı blastula boşluğuna doğru göç etmeye başlar.
  • Bu evreye gastrula adı verilir.
  • Gastrula evresinden sonra hücrelerin farklılaşmasıyla doku ve organlar oluşmaya başlar.
  • Oluşan embriyo, döl yatağı duvarına yerleşir (implantasyon) ve buradaki kılcallardan, tüm yüzeyi ile madde alışverişini gerçekleştirir.
  • Bu dönemde embriyonun etrafını çevreleyen amniyon zarı ile en dışta koryon zarı oluşur.
  • Amniyon zarının içindeki boşluk, sıvı ile doludur.
  • Bu sıvı amniyon sıvısıdır.
  • Sıvı; embriyoyu kurumaktan, ısı değişimlerinden, darbe ve sarsıntılardan korur.
  • Koryon zar ise plasentanın oluşumunda görev alır.

Image

Embriyo Dönemi Gelişim Evreleri

  • Embriyo döneminde, hücrelerin farklılaşmasıyla doku ve organlar oluşmaya başlar.
  • Embriyonun 3 ve 4. haftalarında sinir ve kalp dokusu gelişmeye başlarken 5 ve 6. haftalarda baş ve gövde belirginleşir.
  • 7. haftada kol ve bacakların yerleri belirlenir, başta gözler olmak üzere dudaklar, burun delikleri ve kulaklar şekillenir.
  • 8. haftadan sonra embriyo uyarılara tepki vermeye başlar.
  • Bu dönemde 2,5 cm boyunda, 1 g ağırlığındadır.
  • Dış ve iç etkenlere karşı hassastır.
  • Düşük olayları daha çok bu dönemde görülür.

  • Embriyo döneminde koryon zarından döl yatağının yumuşak dokularının içine doğru parmak şeklinde villus denilen çıkıntılar uzanır.
  • Bu uzantıların döl yatağına değdiği bölge plasenta olarak adlandırılır.
  • Daha sonra embriyoyu çevreleyen amniyon zarın kenarları birleşerek plasenta ve embriyo arasında göbek bağını oluşturur.
  • Göbek bağında embriyodan gelen iki atardamar, anneden gelen bir toplardamar bulunur.
  • Bebeğe ait göbek bağı plasentaya, plasenta ise döl yatağına bağlıdır.
  • Plasenta anneden aldığı besin ve oksijeni göbek bağı aracılığı ile embriyoya iletir.
  • Embriyoda oluşan metabolik atıklar ve CO2 ise göbek bağı ile plasentadan annenin dolaşım sistemine iletilir.
  • Bu iletim difüzyon ve aktif taşıma ile gerçekleştirilir.

Dikkat ⇒ Plasenta bazı maddeler için (toksik maddeler, annenin aldığı bazı ilaçlar vb.) embriyoya karşı baraj görevi görür.

Image

Fetüs Dönemi

  • 8. haftadan doğuma kadar olan süredir.
  • 8. haftadan sonra fetüs hareketlenir. 14-16 haftalık olduğunda anne, fetüsün hareketlerini hisseder.
  • 20. haftada saçlar, tırnaklar çıkmaya başlar.

  • 24 haftalık olduğunda emme hareketleri yapar.
  • 28 haftalık olduğunda akciğerler gelişimini tamamlar ve anne vücudu dışında yaşamaya uygun hâle gelir.
  • 7 aylık fetüsün ağırlığı ortalama 1200 gr, boyu ise 38 cm’dir.
  • Bu dönemin sonunda tüm organlar gelişir ve metabolik görevleri yapabilecek olgunluğa erişir.

Doğum ve Süt Salgılanmasına Hazırlık

  • Gebeliğin sonuna doğru östrojen salgılanması artar.
  • Aynı zamanda hipofizden salgılanan oksitosin hormonu da döl yatağı kasılmalarını artırır.
  • Oluşan bu kasılmalara doğum sancısı denir.
  • Sonuçta fetüs vajinadan dışarı itilir.
  • Göbek kordonu kesilerek bebek anneden ayrılır.
  • Yaklaşık 15-20 dakika sonra eş ya da son denilen plasenta döl yatağından atılır.
  • Progesteronun azalmasıyla iç çeperdeki parçalanan dokuların kanla atılması sonucu doğum tamamlanır.

Image

  • Doğumla birlikte süt salgılanmaya başlar.
  • Oksitosin etkisiyle süt kanalları kasılarak sütün akması sağlanır.
  • Süt salgılanmasının devam etmesi bebeğin emmesine bağlıdır.
  • Bebek emmezse bir süre sonra süt salgılanması durur.

Image

Hamilelikte Bebeğin Gelişimini Olumsuz Etkileyen Faktörler

Hamilelik döneminde yaşanan bazı olumsuzluklar hem annenin hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebilir.

X Işınları

  •  Hamileliğin erken döneminde belirli bir dozun üzerindeki X (röntgen) ışınlarından embriyonun etkilendiği bilinmektedir.
  • X ışınları özellikle hızlı bölünen ve çoğalan hücreler üzerinde etkili olduğundan embriyo gelişimini olumsuz etkiler.
  • Vücudun bu ışınlara ne kadar süre maruz kaldığı, ışınların ne oranda alındığı önemlidir.
  • Hamilelikte X ışınları bebekte körlük, mikrosefali (küçük kafa), kafa kemikleri kusuru, yarık damak gibi kusurlara neden olabilmektedir.

Image

Yoğun Stres

  •  Annenin yoğun stres yaşaması durumunda erken doğum, düşük riskinde artma, bebeğin zihinsel fonksiyonlarında azalma ve hiper aktivite gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
  • Bu olumsuzlukların yaşanmaması için stres kontrol altına alınmalıdır.

  • Bunun için kaygı ve korkuların aile bireyleriyle paylaşılması, arkadaşlar ile iletişimin açık tutulması, sağlıklı beslenme ve egzersiz çok önemlidir.
  • Hamilelik döneminde yaşanan stres, hamilelik sonrası depresyonu da tetikleyebilmektedir.
  • Eğer stres kontrol altında tutulamıyorsa profesyonel yardım alınmalıdır.

Image

İlaç Kullanımı

  •  Hamilelik döneminde alınan ilaçlar hem annede hem de bebeğin gelişiminde istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir.
  • Özellikle hamileliğin ilk aylarında ilaç kullanımının riskli olduğu unutulmamalıdır.
  • İlaçlar kesinlikle doktor önerisi doğrultusunda kullanılmalıdır.
  • Doktor gözetimi olmadan alınan antibiyotikler ve ilaçlar fetüste kemik, kalp, karaciğer, böbrek ve zeka gelişimini olumsuz etkileyebilir, kol ve bacak eksikliklerine neden olabilir.

  • 1962 yılında Avrupa’da, talidomit adlı uyku hapı almış bazı hamilelerin vücut gelişimi normal olmayan bebekler doğurduğu görülmüştür.
  • Bu bebeklerin el ve ayaklarında şekil bozukluklarına, iç organlarında bozukluklara rastlanmıştır.
  • İlacın beklenmeyen etkisi saptandığında piyasadan kaldırılmıştır.

Image

Beslenme

  • Hamilelik döneminde bebek, anne zayıf olsa bile kendisi için gerekli olan protein, demir, kalsiyum gibi minarelleri ve vitaminleri anneden alarak gelişimini sürdürür.
  • Böylece annenin bu besin ögelerine olan gereksinimi artar. Artan gereksinimlerin karşılanmaması hâlinde, beslenme yetersizliğinin belirtileri olan kansızlık (anemi), diş çürümesi, kemik bozuklukları meydana gelir.
  • Anne hâlsiz ve yorgun düşer, bebeğini de yeterince besleyemez.
  • Bu kez bebeğin büyüme ve gelişmesi tam olmaz, sağlıksız doğar.
  • Aneminin bebekte yaratacağı olumsuzluklar ölü doğum, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bedensel ve zihinsel yönden özürlülük olabilir.
  • Gebelikte sağlıklı beslenme için et, balık, tavuk, yumurta, karaciğer, dalak, böbrek vb. sakatatlar; ceviz, badem gibi kuru yemişler; üzüm, kayısı, erik, pestil ve benzeri kurutulmuş meyveler; kuru fasulye, nohut, mercimek, gibi kuru baklagiller; pekmez, tahin ve susam; yeşil yapraklı sebzeler doktorun önerdiği şekilde tüketilmelidir.
  • Gebelik döneminde ebeveynlerin fedakarlık yapması ve sabırlı olması gerekir.
  • Aile bireyleri arasında sevgi ve dayanışmanın olması hem annenin bu dönemi daha rahat geçirmesi hem de bebeğin sağlıklı gelişimi için önemlidir.

Image

  • Ayrık omurga ya da nöral tüp bozukluğu denilen ve spina bifida adı ile bilinen doğumsal anormallik oluşabilir.
  • Folik asit eksikliği bazen omurga kemiğini bazen de omuriliğin gelişimini etkiler.
  • Ayrıca erken doğum, bebeklerin düşük ağırlıklı olarak doğması, plasentanın erken ayrılması da folik asit eksikliğinde görülebilen sonuçlardır.
  • Folik asit yetersizliğinde kalp hastalığı riski artabilir.
  • Alyuvar hücreleri büyür ve sayıları azalır.
  • Buna bağlı anemi görülür. Folik asit, B12 vitamini ile birlikte kan yapımında etkili olan bir vitamindir.

Folik Asit Yetersizliğinde

  • Unutkanlık, çabuk sinirlenme, hâlsizlik, kilo kaybı, çabuk yorulma gibi sorunlar gözlenir.
  • Yetersiz beslenme, besinlerin emilim bozukluğu ve alkol alımı folik asit eksikliğine neden olur.
  • Alkol, antidiüretik hormonun üretimini baskıladığından vücutta su atılımı fazla olur.
  • Folik asit, suda çözünen B grubu vitamini olduğundan su ile birlikte vücuttan atılır ve eksikliği oluşur.
  • Yeşil yapraklı sebzeler, tüm tahıllar, fasulye, bezelye gibi baklagiller, fındık, ceviz, yumurta sarısı, portakal, folik asit içeren besinlerdir.
  • Ancak ışık, ısı, nem ve gıdaların yanlış işlenmesi besinlerdeki folik asiti yok edebilir.

Image

Sigara Kullanımı ve Hamilelik

  • Sigara içen ya da içmediği hâlde sigara içilen ortamda bulunan annede, fetüsün gelişimi olumsuz etkilenir.
  • Çünkü bebek, anneden plasenta ve göbek bağı aracılığı ile beslenmektedir.
  • Kanda bulunan karbonmonoksit, çok hızlı bir şekilde fetüse geçer ve kandaki oksijen düzeyini azaltır.
  • Ayrıca sigara birçok vitamin ve mineralin plasentadan emilimini engeller.

Sigara içen annelerin karnındaki bebeğin idrar analizinde nikotine rastlanmıştır. Bu da sigaranın fetüsü nasıl etkilediğinin en iyi kanıtıdır. Bu nedenle anne adayının hem kendi sağlığı hem bebeğin sağlıklı gelişimi için sorumluluklarının bilincinde olması gerekir.

Sigara içme alışkanlığı olan anne adaylarında;

  • Düşük yapma,
  • Düşük doğum ağırlığına sahip bebek gelişimi,
  • Erken doğum,
  • Erken doğumlara bağlı ölümler görülebilir.

Image

Alkol Kullanımı ve Hamilelik

  • Alkol hamilelik döneminde özellikle B grubu vitaminlerini ve folik asit emilimini engeller.
  • Hücrede DNA’nın işlevini baskılar ve fetüse protein sağlanmasını engeller.
  • Bu durum, düşük ağırlıklı bebek doğumları ile sonuçlanır.
  • Tüm bu olumsuzluklar Fetal Alkol Sendromu (FAS) olarak adlandırılır.
  • Önceden FAS, hamilelikte alkol tüketimine bağlı olarak bebekte doğumsal bozukluklar ve zekâ gelişim bozuklukları olarak tanımlanıyordu.
  • Ancak bilim insanlarının yaptıkları çalışmalar, bunların ötesinde bebeklerde fiziksel, zihinsel ve davranışsal bozuklukların da gözlendiğini ortaya çıkardı.
  • Bu nedenle çocuk sahibi olmaya karar veren ebeveynler kendine, ailesine, çevresine ve vatanına karşı sorumluluk duymalı, zararlı alışkanlıklardan kaçınmalıdır.

Gebelikte Kontrol ve Testler

Dünyada ve Türkiye’de doğumsal anomalileri engellemek için hem uzmanlar hem de anne-babalar bu konudaki bilimsel teşhis yöntemlerine artık çok önem vermekte ve uygulamaktadırlar. Gebenin ve doğacak bebeğin sağlığı için gebelik süresince belirli aralıklarla bazı muayeneler ve testler yapılmaktadır. Yapılan rutin kontroller ve anomali tespit yöntemleri ile annede ve bebekte oluşabilecek risklerin önceden saptanması, bunlara göre önlem alınması sağlanmaktadır. Yapılan bu incelemeler ile gebeliğin sağlıklı seyredip seyretmediği öğrenilir.

Anomali tespit yöntemlerine örnek olarak ultrasonografi, biyokimyasal belirteçler, amniyosentez, kordosentez, koryon villus biyopsisi ve dobler sayılabilir.

Image

Ultrasonografi

  • Günümüzde ultrason, gebelik muayenelerinin önemli bir parçasıdır.
  • Ultrason radyasyon içermez.
  • Gebelik oluştuktan ve döl yatağına yerleştikten 1-2 hafta sonra embriyo ultrasonla izlenebilmektedir.
  • Gebeliğin başında yapılan ilk inceleme düşük riskini, dış ve çoğul gebelikleri, doğumun yapılacağı tarihi belirler.
  • Gebeliğin ortalarında yapılacak ultrasonografi erken doğum, gelişme kusuru ve kanama ihtimalini, fetüs anormalliklerinin %50-70’ini gösterir.
  • Son aylarda yapılan inceleme ise bebek gelişimini, olası bir problemi ve doğumun normal ya da sezaryen ile gerçekleşme şeklini belirlemede yardımcı olur.

Biyokimyasal Belirteçler

  •  Anne ve bebek kanından alınan kan örnekleri kimyasal içerik olarak araştırılır.
  • Çeşitli hormonların ve proteinlerin miktarlarına bakılır. 

Renkli Dobler Ultrasonu

  • Bebek ve annedeki kan dolaşımı sorunlarının erken tanınması ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlar.
  • Renkli dobler, damarlardaki kanın akış yönünü ve hızını mavi-kırmızı renklerle çizerek ekranda gösterir.

Kordosentez

  • Gebeliğin 5. ayından sonra doğrudan bebek kanından örnek alınır.
  • Bebeğe ait hücrelerde anormal kromozom olup olmadığına bakılır (karyotip analizi).
  • Eğer kromozom düzeyinde bir tespit yapılamamış ise gen ya da DNA analiz yöntemlerine başvurulur.

Image

Koryon Villus Biyopsisi

  • 35 yaş üstü hamilelerde, akraba evliliklerinde, ailede önceden anormal bebek doğumu olması hâlinde gebeliğin 10-12. haftalarında karından ya da vajinadan enjektöre bağlı katater ile girilerek plasentadan çok az miktarda koryona ait doku alınır.
  • Alınan örnekten DNA analizi yapılarak karyotip oluşturulur.
  • Uygulama sırasında ultrason ile embriyo izlenir.

Image

Amniyosentez

  • Gebeliğin 14. haftasından sonra yapılan bu uygulamada kromozom analizi, DNA analizi, doğumsal kas bozuklukları, böbrek hastalıkları ve bazı kalıtsal hastalıkların tanısı yapılır.
  • Uygulamada, anne karnının yüzeyi temizlendikten sonra ultrason ekranından izlenerek fetüsün içinde bulunduğu amniyon sıvısına spiral iğne ile  karından girilerek ulaşılır.
  • 15-20 mL sıvı enjektöre çekilir ve en geç yarım saat içinde incelenmek üzere laboratuvara gönderilir.
  • Biyokimyasal analiz, DNA analizi ve karyotip analizi yapılır.

Image

Kordon Kan Bankası

  • Kordon kanı, bebeğin doğumundan sonra plasentanın içinde kalan kandır.
  • Bu kan, kök hücre açısından son derece zengindir.
  • İleride olası bir kök hücre nakli için bebeğin kendisinde, kardeşlerinde ya da yakın akrabalarında çıkabilecek hastalıkların tedavilerinde kullanılır.
  • Bebek kordon kanından elde edilen kök hücrede uyum problemi yaşanmaz.
  • 1988 yılında Fankoni Aplastik Anemi hastalığı bulunan bir çocuğun ilk kez kordon kanı ile tedavisinden bu yana yüzlerce hasta bu şekilde tedavi edilmiştir.

  • Kordon kanı alınmasına karar verildiğinde doğum tarihinden 1-2 hafta önce doğum doktoruna ve kordon kanı laboratuvarına bildirilmesi ve hazırlıkların yapılması gerekir.
  • Plasenta, doğum sonrası döl yatağından atılmadan kanın alınması uygundur.
  • Alınan kan miktarı hücre sayısı, mikrobik tetkikler açısından incelenmek üzere en geç 34-36 saat içinde laboratuvara ulaştırılır.
  • Oda sıcaklığında muhafaza edilir.
  • Dondurucuya konulmaz.
  • Kordon bankasında dondurma yöntemlerinden biri kullanılarak dondurulur ve sıvı azot tanklarına yerleştirilerek –196°C’ta saklanır.

Üniteye Bağlı Diğer Konular

BiyolojiHikayesi

Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!

Bilgilerimiz

Adres

Efeler-Aydın

Email

info@biyolojihikayesi.com

Phone

................

Bülten

© Biyoloji Hikayesi. All Rights Reserved. Designed by Biyoloji Hikayesi
Distributed By: Hamza EROL