Hücre Zarı Konusuna Ait Sayfa

Konu Detayı Sayfası

Hücre Zarı

Hücre

Hücre

1886

3. Hücre Zarı

Hücre Zarının Özellikleri

  • Tüm canlılarda bulunan ortak bir yapıdır.
  • Tek katlı zarla çevrilidir. Üzerinde ribozom taşımaz.
  • Endoplazmik Retikulum tarafından oluşturulur.
  • Canlı, esnek, ince, seçici geçirgen (yarı geçirgen) yapıdadır.
  • Kendini yenileyebilme ve onarılabilme özelliğindedir. (Golgi aygıtı görev alır.)
  • Üzerinde madde alışverişini sağlayan porlar bulunur.
  • Bir molekülün zardan geçip geçemeyeceği ya da ne kadar kolaylıkla geçebileceği molekülün ve hücrenin özelliğine bağlıdır.

Hücre Zarının Görevleri

  • Madde alışverişini sağlar. (En önemli görevidir)
  • Hücreye şekil verir, korur ve dağılmasını önler.
  • Hücreye alınan veya hücreden atılan moleküllerin seçimini ve geçişini kontrol eder.
  • Hücrenin çevresini tanımasını ve hücrelerin birbirleriyle etkileşimini sağlar.
  • Amip, akyuvar gibi hücrelerde fagositoz ile hareketi sağlar.
  • Toksinlerin veya antijenlerin hücreye zarar vermesini önler.
  • Savunma hücreleri ile vücuda giren yabancı mikropların yakalanıp yutulmasını sağlar.
  • Bitki hücrelerinde hücre çeperinin yapısına katılan selülozu sentezler.
  • Hormonların hedef hücrelerde tanınmasını sağlar.
  • Farklılaşarak sil, kamçı, yalancı ayak, villus, pinositoz cebi, besin kofulu, mezozom gibi yapıların oluşumunu sağlar. 

Hücre Zarının Yapısı (Akıcı Mozaik Zar Modeli)

  • Hücre zarı ile ilgili geçerli olan model 1972 yılında Singer (Singır) ve G.Nicholson (Nikılsın) tarafından geliştirilmiştir.
  • Hücre zarının yapısını açıklayan bu modele Akıcı mozaik zar modeli denir.
  • Bu modele göre; hücre zarı temelde protein, lipit ve karbonhidrat moleküllerinden meydana gelmiştir.
  • Bu modele göre zarın yapısında iki sıra halinde fosfolipit tabakası bulunur.
  • Bu moleküllerin genellikle hücre zarında bulunma oranları Protein (%55) > Lipit (%42) > Karbonhidrat (%3) şeklindedir.
  • Çift katlı fosfolipit tabakası esnek olup sürekli hareket halindedir. Bu durum hücre zarına akıcılık özelliği kazandırır.
  • Fosfolipitlerin baş kısmı fosfat ve gliserolden oluşur ve dışa dönüktür. Çift tabaka halinde bulunan fosfolipitlerin baş kısımlarında biri hücre dışına bakarken diğeri sitoplazmaya bakar. Kuyuruk kısımları ise ortada kalır.
  • Baş kısımlar suda çözünür ve hidrofilik (suyu seven) yapıdadır.
  • Yağ asitlerinden oluşan kuyruk kısmlar ortada ve birbirine dönüktür. Bu kuyruk kısımlar iki molekül yağ asidinden oluşur ve suda çözünmez. Bu kısım hidrofobik (suyu sevmeyen) yapıdadır.
  • Bu nedenle fosfolipit tabakası suyun hücreye giriş ve çıkışını büyük oranda engeller yapıdadır.
  • Fosfolipit moleküllerinin arasında düzenli şekilde dağılmış protein molekülleri bulunur.
  • Bu proteinler yağ tabakası içinde hücre zarını boydan boya kat ederek kanal proteinleri oluşturur.
  • Bu kanal proteinler;
    • Hücrenin dış ortamla madde alışverişlini sağlar.
    • Sitoplazmanın homeostatik dengesini düzenler.

  • Kanal proteinlerinin dışında hücre zarının yüzeyine tutunmuş yüzey proteinleri de bulunur. Bu yüzey proteinleri çoğunlukla enzim görevi yapar.
  • Zarın yapısında bulunan glikoz molekülleri serbest olarak bulunmazlar. Zarın dış kısmında protein ya da lipitlere bağlı olarak bulunurlar.
  • Proteinlere bağlanarak → Glikoproteinleri, lipitlere bağlanarak → Glikolipitleri oluştururlar.

► Hücre zarındaki fosfolipit sentezi granülsüz (düz) endoplazmik retikulum tarafından gerçekleştirilir.

► Glikoprotein ve glikolipit sentezi ise golgi aygıtı tarafından gerçekleştirilir.

Glikoproteinler ve Glikolipitlerin Görevleri

  • Hücrenin antijenik özellik kazanmasında,
  • Hücrelerin birbirini tanımasında,
  • Hücre yüzeyinin negatif yük kazanmasında,
  • Uyarıları algılayan reseptör oluşumunda,
  • Bağışıklık sisteminde önemli rol oynar.
  • Hücre zarının seçici geçirgenliğini denetleme

► Glikoprotein ve glikolipitler hücrenin özgürlüğünü sağlar, kimliğini belirler.

► Bu moleküller her hücrede farklı miktar ve dağılımda bulunurlar.

► İnsan ve hayvan hücrelerinin hücre zarında ayrıca kolesterol molekülü bulunur. Kolesterol bir steroit yağ çeşidi olup hücre zarından direk geçebilecek büyüklüktedir. Hücre zarındaki görevleri; zara sağlamlık ve esneklik kazandırmak, zarın ortalama bir akışkanlıkta olmasını sağlamak, madde geçirgenliğini desteklemek.

► Fazla kolesterol içeren besinler tüketmek hücre zarlarının sertleşmesine neden olur.

► Bitkilerde kolesterol bulunur ancak hücre zarlarının yapısına katılmaz.

Hücre Zarının Farklılaşması İle Oluşan Yapıları

Villus (mikrovillus)

Bağırsak epitelinde besinleri emme görevi olan hücrelerde, hücre zarının bir miktar sitoplâzmayla dışarı doğru oluşturduğu parmak şeklindeki uzantılara villus denir. Villusların üzerindeki daha küçük uzantılara mikrovillus denir.

Yalancı Ayak

 Amip, akyuvar ve cıvık mantar hücrelerinde besin bulma ve yer değiştirme için hücre zarının oluşturduğu geçici uzantılardır.

Sil

Siller hem bir hücreli hem de çok hücreli ökaryot canlılarda bulunur. Örneğin, memelilerde solunum yollarının iç yüzeyini kaplayan hücreler sillidir. Bir hücrelilerden paramesyumun su içerisinde hareketi sillerle sağlanır.

Kamçı

Kamçılar, sillerden daha uzun olmaları ve dalga benzeri hareketleriyle farklılık gösterir. Hücrede bir ya da iki tane bulunur.  Örneğin bazı bakterilerde, öglena ve memeli spermlerindeki hareket kamçı ile sağlanır

Pinositoz Cebi

Porlardan geçemeyecek kadar büyük sıvı besinlerin alınmasında hücre zarında oluşan geçici çöküntülerdir. Hayvansal hücrelerde görülür.

Mesozom

Bakterilerde mitokondri görevi gören zar kıvrımlarıdır. Burada solunum enzimleri bulunur. Yalancı ayak ve pinositik cep geçici oluşumlardır. Mesozom ökaryotik hücrelerde bulunmaz.

Hücre Duvarı (Hücre Çeperi)

  • Hücre duvarı; bazı canlılarda hücre zarının dışında yer alan cansız, tam geçirgen ve esnek olmayan bir yapıdır.
  • İnsan ve hayvan hücrelerinde bulunmaz.
  • Bulunduğu canlıda hücreye dayanıklılık verir ve mekanik etkilere karşı korur.
  • Hücre duvarının bulunduğu canlılar; bakteri, arke, algler, bitkiler ve mantarlardır.
  • Hücre zarı; canlı, esnek ve seçici geçirgen özelliğe, hücre çeperi ise cansız ve tam geçirgen özelliğe sahiptir.

Canlı türlerine göre çeperin yapı maddesi

  • Mantarlarda → Kitin
  • Bitkilerde ve alglerde → Selüloz
  • Bakterilerde → Peptidoglikan (Peptidoglikan = Protein + karbonhidrat)
  • Arkelerde → Sahte (yalancı) peptidoglikan

Bitki hücreleri yaşlandıkça hücre duvarının kalınlığı da artar. Bazı bitkilerin hücre duvarlarına selülozdan başka lignin (odun özü) pektin ve süberin gibi maddelerde birikebilir.

Hücre Zarından Madde Geçişleri

► Hücre zarından bazı maddeler diğerlerine göre daha kolay geçebilirler.

► Hücre zarından maddelerin geçiş kolaylığı şöyledir:

  • Küçük moleküller büyük moleküllere göre daha kolay geçer. Örneğin; glikoz, fruktoz,galaktoz, amino asit, yağ asidi, gliserol, vitamin, nükleotit gibi organik monomerler ile su, mineral, tuz ve iyonlar gibi inorganik moleküller hücre zarından daha kolay geçer.
  • Nötr atomlar, iyonlara göre daha kolay geçer. Örneğin; Su, tuz nötr olduğu için klor (Cl-) ve sodyum (Na+) iyonlarına göre daha kolay geçer.
  • Negatif (-) yüklü iyonlar, pozitif (+) yüklü iyonlara göre daha kolay geçer. Örneğin; Klor (Cl-) iyonu Sodyum (Na+) iyonuna göre daha kolay geçer.
  • Yağda çözünen maddeler, suda çözünenlere göre daha kolay geçer. Örneğin; A,D,E,K vitaminleri >  B grubu, C vitaminleri
  • Yağı çözen maddeler, çözemeyenlere göre hücre zarından daha kolay geçer. Örneğin; Eter, kloroform, alkol > A vitamini

Hücre Zarından Madde Geçiş Yolları

  • Hücrelerin canlılıklarını korumaları ve sürdürebilmeleri için madde alışverişi yapabilmeleri gerekir.
  • Madde alışverişi sayesinde hücrede gerçekleştirilecek metabolik faaliyetler için ihtiyaç duyulan organik ve inorganik maddelerin alınması, metabolik olaylar sonucu oluşan artık maddelerin ve ürünlerin de dışarı atılması gerçekleşir. Böylece hücre içi madde dengesi korunmuş olur.

Hücre Zarından Direk Geçebilen Maddeler

♦ Riboz ve deksiriboz şekerler

♦ Glikoz, fruktoz ve galaktoz

♦ Yağ asiti ve gliserol, steroitler (kolesterol vb.)

♦ Amino asitler ve vitaminler

♦ Nükleotitler

♦ Hormonlar (amino asit ve steroit yapılı olanlar)

♦ İyonlar (Cl-, K+, Na+ vb.) ve su

♦ Alkol, kloroform vb.yağı çözen maddeler

♦ O2, CO2 vb.gazlar

Hücre Zarından Direk Geçemeyen Maddeler

► Bu maddelerin hücre zarından geçebilmesi için hidroliz ile monomerlerine parçalanmaları gerekir.

♦ Disakkaritler (maltoz, laktoz, sükroz)

♦ Polisakkaritler (glikojen, nişasta, selüloz, kitin)

♦ Proteinler (polipeptitler, tripeptitler, dipeptitler)

♦ Yağ molekülleri (trigliseritler, fosfolipitler)

♦ Bileşik enzimler

♦ ATP, DNA ve RNA molekülü

♦ Hormonlar (protein yapılı olanlar

♦ Bakteri ve virüsler

Hücre zarından madde geçişlerini taşınan maddelerin büyüklüğüne göre ikiye ayırabiliriz,

A. Küçük Moleküllerin Geçişi: Pasif taşıma (difüzyon ve osmoz) ve aktif taşıma

B. Büyük Moleküllerin Geçişi: Endositoz (fagositoz ve pinositoz) ve ekzositoz

Hücre zarından madde geçişlerini enerji harcanıp harcanmamasına göre ikiye ayırabiliriz:

Enerji (ATP) harcanmayan geçişler: Pasif taşıma (difüzyon ve osmoz)

Enerji (ATP) harcanan geçişler: Aktif taşıma, Endositoz (fagositoz ve pinositoz) ekzositoz

A. Küçük Moleküllerin Zardan Geçişi

1. Pasif Taşıma

Küçük boyutlu moleküllerin hücre zarından enerji harcanmadan doğrudan geçmesi ile olan taşımadır.

Pasif Taşımanın Özellikleri

  • Küçük boyutlu moleküller taşınır.
  • Hem canlı ve hem de cansız ortamlarda gerçekleşebilir.
  • ATP enerjisi harcanmaz. Gerekli enerji moleküllerin kendi kinetik enerjilerinden sağlanır.
  • Taşıma çok yoğun ortamdan az yoğun ortama doğru gerçekleşir.
  • Madde geçişi çift yönlü olur. (Hücre içinden hücre dışına doğru ya da hücre dışından hücre içine doğru)
  • Moleküller; zarda bulunan fosfolipit tabakasından ya da protein kanallarından geçiş yapar.
  • İki taraftaki yoğunluk eşitleninceye kadar madde geçişi devam eder.
  • Pasif taşıma; 
    • Basit Difüzyon
    • Kolaylaştırılmış Difüzyon
    • Diyaliz
    • Osmoz olmak üzere gerçekleşir. 

a. Basit Difüzyon

► Küçük moleküller fosfolipit tabakasını kullanarak geçiş yapar.

► İki ortam yoğunluğu eşitleninceye kadar geçiş devam eder.

► ATP enerjisi, zardaki taşıyıcı proteinler ve enzimler kullanılmaz.

► Madde geçişi moleküllerin çok olduğu ortamdan az olduğu ortama doğru gerçekleşir. İki ortam yoğunluğu eşitlenince geçiş durur. (osmotik denge sağlanınca)

► Bir hücre uzun bir süre içinde bulunduğu ortam ile osmotik denge halinde kalıyorsa; hücre ölmüştür.

► Basit difüzyon ile hücre zarından geçebilen maddeler;

♦ Yağda çözünen (ADEK Vitaminleri) ve yağı çözen (alkol gibi) maddeler

♦ Yağ asitleri, gliserol, üre

♦ Gazlar (O2, CO2) gibi maddeler fosfolipit tabakasından basit difüzyon ile direk geçerler.

b. Kolaylaştırılmış Difüzyon

► Su ve suda çözünen bazı küçük moleküllü maddeler, fosfolipit tabakasından genelde geçemezler.

► Bu maddeler zardaki protein yapılı özel taşıyıcılar üzerinden ya da proteinlerin oluşturduğu kanallardan geçebilirler.

► Kolaylaştırılmış difüzyonda;

♦ ATP enerjisi harcanmaz.

♦ Maddeler sahip oldukları kinetik enerji ile (basit difüzyondaki gibi) yer değiştirirler.

♦ Maddeler çok yoğun oldukları ortamdan az yoğun oldukları ortama doğru geçiş yaparlar.

♦ Sadece canlı ortamda gerçekleşebilir.

► Kolaylaştırılmış difüzyon ile;

♦ Suda çözünebilen; glikoz, fruktoz, galaktoz, amino asit, tuz ve iyonlar, B ve C vitaminleri geçiş yaparlar.

Kolaylaştırılmış difüzyon ile aktif taşımanın ortak yönü canlı ortamda gerçekleşmeleri ve zardaki taşıyıcı proteinlerin kullanılmasıdır.

Difüzyon hızını etkileyen faktörler

  • Zardaki protein kanallarının sayısı arttıkça difüzyon hızı artar.
  • Ortam sıcaklığı arttıkça moleküllerin kinetik enerjileri artacağından difüzyon hızı da artar. 
  • Difüzyon yüzeyinin genişliği arttıkça difüzyon hızı artar.
  • İki ortam arasındaki yoğunluk farkı arttıkça difüzyon hızı artar.
  • Molekülün yapısal özellikleri vb. durumlardan etkilenir. 
  • Molekülün büyüklüğü arttıkça difüzyon hızı azalır.
  • İki ortam yoğunluğu eşitlenince difüzyon durur.
Difüzyon sırasında enerji harcanmaz, enzim kullanılmaz, canlılık şart değildir. Zarlı ve zarsız ortamlarda gerçekleşebilir.

c. Diyaliz

► Diyaliz; bir çözeltide çözünmüş olan belli maddelerin, seçici geçirgen zarın diğer tarafına konulan ve farklı bileşime sahip olan bir çözelti aracılığı ile değiştirilme işlemidir.

► Yani seçilmiş moleküllerin seçici - geçirgen zardan difüzyonudur.

► Diyalizin amacı genellikle çözünebilen maddelerin konsantrasyonunu düşürmektir.

► Böbreklerinde işlev bozukluğu olan bireylerde diyaliz yöntemi ile böbreklerin süzüp atamadığı zararlı maddelerle suyun fazlası vücutlarından uzaklaştırılır.

► Hemodiyaliz denilen işlem ile hastadan alınan kan diyaliz makinesi yardımıyla kanın içeriği düzenlenir ve hastaya geri verilir.

► Yani böbreklerin yapması gereken görevi diyaliz cihazı yerine getirir.

d. Osmoz

► Osmoz; suyun difüzyonudur.

► Suyun çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama doğru seçici - geçirgen zardan geçişine Osmoz denir.

►  ATP enerjisi harcanmaz. Geçiş osmotik denge sağlanınca sonlanır.

► Osmoz olayını anlayabilmek için çözelti çeşitlerini bilmemiz gerekir.

Osmozun Gerçekleştiği Çözelti Ortamları

► Hücrelerimiz doku sıvısı denilen bir çözelti içinde bulunurlar.

► Hücre içinde benzer bir çözelti de sitoplazma sıvısıdır.

► Hücre içi ve hücre dışı bu çözeltilerin yoğunluğu hücre içine ya da dışına doğru su giriş çıkışına neden olur.

► Hücre içi (sitoplazma sıvısı) ve hücre dışı (doku sıvısı) çözeltilerde; su, organik monomerler ve inorganik maddeler bulunur.

► Çözeltideki su miktarı turgor basıncını, madde miktarı ise osmotik basıncı oluşturur.

► Vücut sıvılarımızın büyük oranı (kan plazması, lenf sıvısı vb.) birer çözeltidir.

► Hücreler içinde bulundukları çözeltilerin yoğunluğu bakımından 3 çeşit çözelti ortamında bulunabilirler.

► Bunlar;

1. İzotonik Çözelti Ortamı: Hücre içi ve hücre dışı çözelti yoğunluğu eşittir.

2. Hipertonik Çözelti Ortamı: Hücre dışındaki çözeltinin yoğunluğu hücre içindekinden daha fazladır.

3. Hipotonik Çözelti Ortamı: Hücre dışındaki çözeltinin yoğunluğu hücre içine göre azdır.

1. İzotonik Ortam (Çözelti)

► Hücrenin içinde bulunduğu çözeltinin yoğunluğu, hücrenin sitoplazma yoğunluğuna eşittir.

► Kısaca hücre içi ve hücre dışı çözeltilerin yoğunluğu denge halindedir. (Hücre içi yoğunluk = Hücre dışı yoğunluk)

► Bu dengeye rağmen izotonik ortamda hücre içi ya da hücre dışına madde giriş çıkışı devam eder.

► İzotonik ortamda; hücre içi ve hücre dışı çözeltilerde Osmotik Basınç = Turgor Basıncıdır.

► İzotonik ortamlarda pasif taşıma ile madde giriş çıkışı olmaz.

► İzotonik bir ortamda denge bozulmuşsa aktif taşıma (ATP Enerjisi harcanarak) gerçekleşmiştir.

► İzotonik çözelti içinde bulunan hücrenin büyüklüğünde değişim olmaz.

► İzotonik ortamda hücre içi osmotik basınç ile turgor basıncı eşit olduğundan Emme Kuvveti sıfırdır.

2. Hipertonik Ortam (Çözelti)

► Hücrenin kendinden daha yoğun bir çözelti ortamında bulunmasıdır.

► Hücre dışındaki bu yoğun çözeltiye Hipertonik Çözelti denir. Örneğin; çok tuzlu ya da çok şekerli bir çözelti hipertoniktir.)

► Çözeltideki madde miktarı fazladır.

► Dolayısıyla hücre dışındaki çözeltide Osmotik Basınç > Turgor Basıncıdır. 

► Hücre içinde ise (sitoplazmada) Turgor Basıncı > Osmotik Basınçtır.

► Çok tuzlu su hipertonik bir çözeltidir. Hücre böyle bir ortama konulduğunda dış ortamdaki tuz hücre içindeki fazla olan suyu emerek hücrenin büzüşmesine neden olur. Yani hücre su kaybeder. (Salata için doğranmış sebzelerin önceden tuzlanması ve salatadaki sebzelerin büzüşmesi ve sulanması gibi)

► Hücrenin hipertonik ortamda su kaybederek büzüşmesine Plazmoliz denir.

► Plazmolize uğramış ve büzüşmüş olan hücrede turgor basıncı azalır (su kaybettiği için), osmotik basınç artar. (Yaz mevsiminde meyvelerin kurutulması bu duruma örnektir.)

3. Hipotonik Ortam (Çözelti)

► Su kaybederek plazmolize uğramış ve büzüşmüş bir hücre, suyun fazla olduğu bir çözeltiye konulduğunda hücre su alarak eski haline döner. Bu olaya Deplazmoliz denir.

► Hipotonik çözelti; az şekerli ya da tuzlu sudan oluşan çözelti gibidir. Yani su miktarı fazla, madde miktarı suya göre azdır.

► Hipotonik çözeltide; Turgor Basıncı > Osmotik Basınçtır.

► Hücre içinde (sitoplazmada) ise; Osmotik Basınç > Turgor Basıncıdır.

► Hücre içinde osmotiz basıncın fazla olması hücrede Emme Kuvveti oluşturarak dış ortamdan suyun hücre içine girişini sağlar.

► İnsan ve hayvan hücreleri hipotonik ortamda çok fazla bekletilirse aşırı su alarak parçalanırlar. Bu olaya Hemoliz denir.

► Saf su insan ve hayvan hücreleri için hipotonik bir ortamdır.

► Kandaki kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar) aşırı su aldıklarında patlayarak hemoliz olurlar.

 

► Bitki hücrelerinde hemoliz görülmez.

► Bitki hücreleri hipotonik ortamda çok bekletilirse su alarak şişer ve Turgor durumuna geçerler.

► Hücre zarının dışında bulunan hücre çeperi bitki hücresinin; suyun oluşturduğu bu basınca dayanmasını sağlar ve hücre patlamaz. (hemoliz olmaz.)

► Bitki hücrelerinde oluşan Turgor Basıncı bitkilere şu avantajları sağlar:

♦ Stoma hücrelerinin açılıp kapanmasında etkili olur. (Stomalar bitkilerde gaz alışverişi ve terlemede rol oynar.)

♦ Otsu bitkilere desteklik sağlar.

♦ Bitkilerde durum değiştirme (Nasti) hareketlerinin oluşumunu sağlar. (Küstüm otunun dokununca yapraklarını kapatması)

Aşağıdaki şekilde belirtildiği gibi Plazmoliz olmuş bitki ve hayvan hücreleri hipotonik ortamda bekletilirse deplazmoliz gözlenir.

► Bitki hücreleri plazmoliz olduğunda; hücre zarı ile hücre çeperi birbirinden uzaklaşır ve aralarındaki mesafe artar. (Hücre büzüştüğü için)

► Bitki hücrelerinde deplazmoliz durumunda hücre zarı ile hücre çeperi birbirine yaklaşarak aralarındaki mesafe azalır.

Turgor Basıncı

► Hücre içindeki suyun hücre zarına yaptığı basınca Turgor Basıncı denir.

► Hayvan hücreleri suyun oluşturduğu bu basınca dayanamaz ve parçalanır. Bitki hücrelerinde ise hücre duvarı bulunduğu için hücre zarının patlaması önlenir.

► Turgor basıncı bitki hücrelerinde avantajlar sağlar.

► Uzun süre susuz kalan bitki hücrelerinde turgor basıncı azalır ve bitkilerin yaprakları, çiçekleri solar.

Osmotik Basınç

► Hücre içindeki çözünmüş maddelerin yaptığı basınçtır.

► Çözeltideki çözünmüş madde miktarı ne kadar fazla ise osmotik basınç o kadar yüksektir. Yani osmotik basınç çözünen madde miktarı ile doğru orantılıdır. (Madde çok, osmotik basınç yüksek)

► Hücre içi ya da hücre dışı bir ortamdaki su; daima osmotik basıncın yüksek olduğu yere doğru hareket eder.

Emme Kuvveti

► Turgor basıncı ile osmotik basınç birbiriyle ters orantılıdır.

► Osmotik basınç ile turgor basıncı arasındaki fark Emme Kuvvetini oluşturur.

► Emme Kuvveti; hücrenin su alma isteğidir.

► Bir ortamda osmotik basınç fazla ise su alma isteği de artar. Örneğin; çok tuzlu, çok şekerli besinler tükettiğimizde vücudumuzun osmotik basıncı artar. Su içme isteği duyarız.

Emme Kuvveti (EK) = Osmotik Basınç (OB) - Turgor Basıncı (TB)

► Bir hücre izotonik ortama konursa herhangi bir değişikliğe uğramaz. Bu durumda Osmotik Basınç = Turgor Basıncıdır. Emme Kuvveti ise sıfırdır.

► EK1'de Emme Kuvveti en yüksektir. Çünkü OB ile TB arasındaki fark fazladır.

2. Aktif Taşıma

► Zardan geçebilecek küçüklükte olan maddelerin az yoğun oldukları ortamdan çok yoğun oldukları ortama doğru geçişidir. (Pasif taşımanın tersidir.)

► ATP enerjisi harcanır.

► Zardaki taşıyıcı proteinler ve enzimler kullanılır.

► Madde geçişi çift yönlü olarak gerçekleşir.

► Sadece canlı hücrelerde gerçekleşir.

► Aktif taşımada görev alan enzimler ve taşıyıcı proteinler hücre zarında bulunur ve bunlar tekrar tekrar kullanılır.

► Bir hücre kandisi ile aynı yoğunlukta olan bir ortamda iken (izotonik ortam) denge bozulmuşsa Aktif Taşıma olmuştur. Örneğin; tatlı sularda yaşayan ve bir alg türü olan Nitella'da içinde bulunduğu ortama göre bin kat daha fazla potasyum (K+) taşıdığı görülmüştür. Bu potasyumların hücreye aktif taşıma ile ATP enerjisi harcanarak taşındığı anlaşılmıştır.

► İnsan sinir hücrelerinde uyartı iletimi sırasında; sinir hücresinin zarı üzerinde bulunan Na+ — K+ Pompası aracılığıyla sodyum ve potasyum iyonları aktif taşıma ile yer değiştirmektedir.

Önemli Not: Su sadece osmoz ile yer değiştirebilir. Hiçbir zaman aktif taşıma ile su taşınmaz.

► Aktif taşıma ile hücre içi maddelerin yoğunlukları sabit tutularak hücredeki homeostasi sağlanır.

Taşıma Şekli Taşıyıcı Protein Kullanımı ve Gerçekleşme Ortamı Taşımada Etkili Olan Faktör ATP Enerjisi Gereksinimi Taşınma Yönü
Basit Difüzyon Yok, Canlı - Cansız Ortam Yoğunluk Farkı Yoktur. Gerekli enerji moleküllerin kinetik enerjilerinden sağlanır. Çift yönlü, çok yoğun ortamdan az yoğun ortama doğru
Kolaylaştırılmış Difüzyon Var, Canlı Ortam Yoğunluk Farkı Yoktur. Gerekli enerji moleküllerin kinetik enerjilerinden sağlanır. Çift yönlü, çok yoğun ortamdan az yoğun ortama doğru
Aktif Taşıma Var, Canlı Ortam Yoğunluklar eşitken de gerçekleşir. Vardır. Çift yönlü, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğru

B. Büyük Moleküllerin Zardan Geçişi

► Büyük molekülleri zardan geçişi, taşınma yönüne göre Endositoz ve ekzositoz olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.

Endositoz

► Büyük moleküllerin hücre dışından hücre içine doğru koful oluşturularak alınmasına Endositoz denir.

♦ ATP enerjisi harcanır.

♦ Enzimler görev alır.

♦ Bakteri ya da protein gibi büyük moleküller hücre içine alınır.

♦ Hücre zarının oluşturduğu; yalancı ayak, cep gibi yapılarla büyük moleküller hücre içine alınır.

♦ Endositoz sırasında hücre zarının bir kısmı koparak besin kofulu oluşur. Bu nedenle hücre zarının yüzeyi eksilir.

♦ Hücre içine alınan büyük molekül koful içinde lizozom organeli ile işbirliği yaparak sindirilir. (Lizozomdaki enzimlerle hidroliz olurlar.)

♦ Moleküllerin taşınması tek yönlü hücre dışından içine doğru olur. Yoğunluk farkı önemli değildir.

♦ Hücre çeperi bulunan bakteri, arke, mantar ve bitki hücrelerinde endositoz gerçekleşmez.

♦ Prokaryotlardan bakteri ve arkeler; koful oluşturamazlar. (Çünkü koful zarlı bir organeldir.)

Endositoz Çeşitleri

Alınan maddenin sıvı veya katı oluşuna göre endositoz iki şekilde gerçekleşir

Fagositoz (Yeme)

  • Büyük moleküllü katı maddelerin hücre zarının uzaması ile oluşan yalancı ayaklar yardımıyla hücre içine alınmasıdır.
  • ATP enerjisi harcanır, enzimler görev alır. Hücre zarının bir kısmı koful oluşumuna katıldığı için hücre zarının yüzeyi küçülür.
  • Örneğin; Amip, öglena, paramesyum gibi tek hücrelilerin beslenme şekli, bazı akyuvarların mikropları yutması fagositoza örnek verilebilir.
  • Besin, hücre zarının oluşturduğu yalancı ayaklarla sarılarak hücre içine alınır. Yalancı ayakların bu hareketiyle oluşan yapı, zardan ayrılıp besin kofulu hâlinde sitoplazmaya aktarılır.
  • Besinlerin koful içinde sindirimi, lizozomdan gelen sindirim enzimleri ile gerçekleşir.

Pinositoz (İçme)

  • Büyük yapılı sıvı moleküllerin zarda oluşan cepler yardımıyla hücre içine alınmasıdır.
  • Sıvı moleküllerin zara değmesi ile zar içeri doğru çöküntü yaparak Pinositoz Cebini meydana getirir.
  • Sıvı moleküller pinositoz cebine dolar ve cebin boğumlanması ile Pinositik Koful oluşur.
  • Pinositoz ile oluşan kofulla Fagositoz ile oluşanlara göre daha küçüktür.
  • Kan yoluyla taşınan hormonların ilgili doku hücreleri tarafından alınması, antikor ve enzimlerin hücre içine alınması genellikle bu yolla olmaktadır.

Ekzositoz

► Hücre içinde oluşan büyük moleküllü bileşikler ya da atık maddelerin Boşaltım Kofulu içine alınarak hücre zarından dışarı atılmasıdır.

► Hücrede üretilen; hormon, enzim, süt, tükrük gibi salgılar, reçine, süt ve koku maddeleri ve atık maddeler hücre dışına verilebilir.

► ATP enerjisi harcanır,

► Enzim kullanılır.

► Canlı ortamda gerçekleşir.

► Tek yönlü olarak hücre içinden hücre dışına gerçekleşir. Yoğunluk farkı önemli değildir.

► Hücre içinde oluşan koful hücre zarına gelerek birleşir. Koful zarı hücre zarına eklenir. Böylece hücre zarının yüzeyi artar ve büyür.

► Örneğin; böcekçil bitkiler ve ayrıştırıcı (çürükçül) mantarlar hücre içinde ürettikleri enzimlerini ekzositoz ile hücre dışına verirler.

► Ekzositoz hücre çeperi bulunan ve bulunmayan ökaryot hücrelerde gerçekleşebilir.

Aktif Taşıma — Endositoz — Ekzositoz Karşılaştırması
Aktif Taşıma Endositoz Ekzositoz
Küçük moleküller taşınır. Büyük moleküller taşınır. Büyük moleküller taşınır.
Hücrenin yüzey alanı değişmez. Hücrenin yüzey alanı azalır. Hücrenin yüzey alanı artar.
Koful oluşmaz. Koful oluşur. Koful oluşur.
Çift yönlü olur. Tek yönlü olur.  (Hücre dışından sitoplazmaya doğru) Tek yönlü olur.  (Sitoplazmadan hücre dışına doğru)
Taşıyıcı proteinler rol oynar. Taşıyıcı proteinler rol almaz. Taşıyıcı proteinler rol almaz.
Bütün canlı hücrelerde görülebilir. Çeperli hücrelerde görülmez. Bütün canlı hücrelerde görülebilir.
Madde yoğunluğu etkili olur. Madde yoğunluğu etkili değildir. Madde yoğunluğu etkili değildir.
ATP enerjisi ve enzim kullanılır. ATP enerjisi ve enzim kullanılır. ATP enerjisi ve enzim kullanılır.
Canlı ortamlarda gerçekleşir. Canlılık şarttır. Canlı ortamlarda gerçekleşir. Canlılık şarttır. Canlı ortamlarda gerçekleşir. Canlılık şarttır.
Hücre çeperi taşıyan bitki ve mantarlar (ökaryotik) endositoz yapamazlar. Çünkü hücre çeperi bu durumu engeller. Ancak ekzositoz yapabilirler.
Bakteriler ve arkeler zarlı organeller oluşturamadıkları için koful oluşturamazlar ve endositoz, ekzositoz yapamazlar. Bazı çürükçül bakteriler hücre dışı sindirim için ürettikleri enzimleri hücre zarlarında bulunan Translokaz denilen özel proteinlerle dışarı verirler.

BAKTERİ, BİTKİ, HAYVAN ve MANTAR HÜCRESİ KARŞILAŞTIRMASI

Yapılar Bakteri Hücresi Bitki Hücresi Hayvan Hücresi Mantar Hücresi
Hücre Zarı Var Var Var Var
Hücre Duvarı Var, Yapısı: Peptidoglikan Var, Yapısı: Selüloz Yok Var, Yapısı: Kitin
Nükleik Asit DNA - RNA DNA -RNA DNA -RNA DNA -RNA
Çekirdek Yok Var Var Var
Çekirdekçik Yok Var Var Var
DNA Şekli Halkasal Doğrusal Doğrusal Doğrusal
Ribozom Var Var Var Var
Mitokondri Yok Var Var Var
Plastitler Yok Var Yok Yok
Klorofil Bazılarında Var Var Yok Yok
Sentrozom Yok Genelde Yok, Basit bitkilerde var Genelde var  
Lizozom Yok Yok, Basit bitkilerde fitolizozom var Var Lizozom benzeri yapılar var
Koful Yok Var (Büyük bir tane merkezi koful) Var, çok sayıda Var
Golgi Aygıtı Yok Var Var Var
Endoplazmik Retikulum Yok Var Var Var
Hücre İskeleti Elemanları Yok Var Var Var
Hücre Şekli Çubuk, Küre, Spiral, Virgül Köşeli Ovale yakın Genellikle silidirik, ipliksi
Kapsül Bazılarında var Yok Yok Bazılarında var
Plazmit Genelinde var Yok Yok Yok
Depo Karbonhidrat Glikojen Nişasta Glikojen Glikojen

Konu İle İlgili Sorular

Soru. 1

I. Fosfodiester bağı

II. Zayıf hidrojen bağı

III. Glikozit bağı

IV. Fosfat -  ester bağı

Yukarıda belirtilen kimyasal bağ çeşitlerinden hangileri bütün RNA çeşitlerinde bulunur?

A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. Yalnız III
D. I, III ve IV
E. I, II, III ve IV

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: D

Açıklaması: I. RNA’ların hepsinde nükleotidler tek zincire fosfodiester bağları ile birbirlerine bağlanır. II. Zayıf hidrojen bağı katlanmalar yapan rRNA ve tRNA da bulunur. mRNA'da bulunmaz. III. Bütün RNA çeşitlerinde riboz şekeri azotlu organik baza glikozit bağı ile bağlıdır. IV. Bütün RNA çeşitlerinde fosfat grubu şekere fosfat-ester bağı (ester bağı) ile bağlıdır.


Soru. 2

Adli tıpta, güvenliği çok yüksek olan “DNA parmak izi yöntemi”, zanlıların suçluluğunun kanıtlanmasında ve babalık testlerinde kullanılmaktadır.

Bu yöntemin güvenilir olması DNA’nın aşağıda verilen özelliklerinden hangisine dayanmaktadır? (2010-LYS)

A. Sarmal yapıya sahip olması
B. Enzimlerle istenilen yerden kesilebilmesi
C.  Laboratuvar ortamında çoğaltılabilmesi
D. Hücreden saf olarak elde edilebilmesi
E. Bazı bölgelerindeki baz dizilimlerinin bireye özgü olması.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: E

Açıklaması: DNA’nın bazı bölgelerindeki baz dizilimleri bireye özgüdür. Bir başkasında bulunmaz.


Soru. 3

Amino asitlerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? (2018-AYT/Fen Bilimleri Kimya sorusu)

A. Yapılarında hem amin hem de karboksilik asit grupları bulunur.
B. Hem asit hem de bazlarla tepkimeye girdiklerinden amfoterik özellik gösterirler.
C. Amino asit molekülleri birbirleriyle tepkimeye girerek karbonhidratları oluşturur.
D. Bir amino asitin -COOH grubu ile diğer amino asitin -NH2 grubu etkileştiğinde su açığa çıkar.
E. Elzem (esansiyel) amino asitler vücutta sentezlenemez.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: C

Açıklaması: Amino asit molekülleri birbirleriyle tepkimeye girerek karbonhidratları değil proteinleri oluşturur.


Soru. 4

DNA’nın yapısında;

I. Timin – Adenin

II. Timin – Sitozin

III. Guanin – Sitozin

IV. Guanin – Adenin

Moleküllerinin hangilerinin arasında zayıf hidrojen bağı oluşabilir?

A. Yalnız I
B. I ve III
C. I ve IV
D. II, III ve IV
E. I, II, III ve IV

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: B

Açıklaması: DNA’da zayıf H bağları, çift zincirindeki nükleotidler arasında bulunur. A ile T veya T ile A arasında ikili, G ile C veya C ile G arasında üçlü H bağları bulunur.


Soru. 5

Bir geni oluşturan DNA molekülünün fosfat sayısının saptanmasııyla, gende bulunan,

I. Organik baz sayısı

II. Nükleotid çeşitlerinin sayısı

III. Nükleotid sayısı

IV. Deoksiriboz molekül sayısı

Bilgilerinden hangilerine erişilebilir?  (2000-ÖSS)

A. Yalnız II
B. Yalnız IV
C. I ve II
D. I, II ve III
E. I, III ve IV

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: E

Açıklaması: DNA’daki nükleotid sayısı = fosfat sayısı = deoksiriboz şekeri sayısı = Organik baz sayısı eşitlikleri vardır. Fosfat sayısı bilinirse nükleotid sayısı da bilinir. Ancak çeşitlerinin sayısı bilinemez. Yani kaç tane adenin nükleotid, kaç tane sitozin nükleotid vardır bilinemez.


Soru. 6

Nükleik asitlerin yapısında bulunan,

I. Toplam glikozit bağı,

II. Toplam azotlu organik baz,

III. Beş karbonlu şeker,

sayıları arasındaki ilişki aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A. I = II = III
B. I > II = III
C. I > II > III
D. I < II = III
E. I < II < III

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: A

Açıklaması: İster DNA olsun isterse RNA olsun bir nükleik asitte; Toplam glikozit bağı = Toplam azotlu organik baz = Beş karbonlu şeker = Ester bağı sayısı eşittir.


Soru. 7

Aşağıda bir parçası verilen nükleik asit çeşidi için;

Image

I. Protein sentezi sırasında amino asitleri ribozomlara taşıma

II. Metabolik olayları yönetir.

III. Hücre içerisinde hidroliz ile parçalanarak tekrar üretilebilir.

İfadelerinden hangileri doğrudur?

A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. Yalnız III
D. I ve III
E. II ve III

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: B

Açıklaması: Soruda parçası verilen nükleik asit parçası Timin bazı taşıdığı için DNA’nın bir zincirdir. Buna göre; I. tRNA'nın görevidir. II. DNA yönetici moleküldür. III. DNA, yıkılıp yeniden yapılamaz.


Soru. 8

Amino asitlerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A. Aminoasitlerin çeşitliliği amino asit yapısındaki değişken grup tarafından sağlanır.
B. Bir aminoasidin amino grubu ile diğer amino asidin karboksit grubu birbirine peptit bağı ile bağlanır.
C. Hem asit hem de bazlarla tepkimeye girdiklerinde amfoter özellik gösterirler.
D. Protein sentezi ribozom organelinde gerçekleşir.
E. Amino asitlerin tüm çeşitleri tüm canlılar tarafından sentezlenebilir.

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: E

Açıklaması: Sorunun doğru cevabı E şıkkıdır.


Soru. 9

I. Çekirdekten tek zincir hâlinde sentezlendikten sonra katlanarak yonca yaprağı şeklini alır.

II. Ribozomun yapısında yer alır ve ribozomun 2/3'sini oluşturur.

III. Antikodon adı verilen, üçlü nükleotit dizilerinden oluşan kısımları vardır.

Yukarıdaki ifadelerden hangileri tRNA'nın özelliklerindendir? (2018-AYT/Fen Bilimleri)

A. Yalnız I
B. Yalnız II
C. Yalnız III
D. I ve II
E. I ve III

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: E

Açıklaması:  RNA çeşitlerinin yaklaşık %80 i rRNA, %15 i tRNA, %5 i mRNA dır. II. öncül yanlış, diğerleri doğrudur.


Soru. 10

Aşağıdaki venn şeması bazı monosakkaritlerle ilgilidir.

Image

Buna göre;

I. DNA'nın yapısına katılır.

II. RNA'nın yapısına katılır.

III. 5C'lu şekerlerdendir.

IV. ATP'nin yapısına katılır.

Belirtilen özelliklerden hangileri venn şemasının 2.bölgesine yazılabilir?

A. Yalnız I
B. Yalnız III
C. I ve II
D. II ve IV
E. III ve IV

Doğru Cevap İçin Tıklayınız...

Doğru Cevap: B

Açıklaması: Sorunun doğru cevabı B şıkkıdır.


BiyolojiHikayesi

Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!

Bilgilerimiz

Adres

Efeler-Aydın

Email

info@biyolojihikayesi.com

Phone

................

Bülten

© Biyoloji Hikayesi. All Rights Reserved. Designed by Biyoloji Hikayesi
Distributed By: Hamza EROL