Bitkide Organlar
► Bitkiler temelde kök, gövde ve yapraklar olmak üzere üç organa sahiptir. Bunların dışında; eşeyli üremeden sorumlu çiçek, tohum ve meyve gibi yapılar da taşırlar.
► Kök; bitkinin kök sistemi içinde yer alırken gövde ve yapraklar sürgün sistemi içinde yer alır.
1. Kök
► Kök; kara hayatına uyum sağlamış bitkilerde, gövdenin ters yönünde, yer çekimi doğrultusunda toprak içine doğru büyüyen bitki organıdır.
► Kloroplast taşımadığı için fotosentez yapmaz.
Kökün Görevleri
► Bitkiyi toprağa bağlar.
► Topraktan bitkinin ihtiyacı olan su ve minerallerin alınmasını sağlar.
► Bazı bitkilerde besin depolar, hormon salgılar, amino asit sentezler, gövdenin dik durmasını sağlar.
Kökün Oluşumu
► Bitki tohumunun uygun koşullarda çimlenmesi ile embriyonik kök oluşur.
► Embriyonik kökte oluşan ilk yapıya Kök Taslağı (radikula) denir.
► Radikulanın gelişimi ile ortaya çıkan ilk köke Ana Kök denir.
► Ana kökün dallanması ile toprak altında Yan Kökler gelişir.
► Böylece kökün genişlemesi ile, bitkinin madde alma ve toprağa tutunma yüzeyi artar.
► Daha sonra kök ucunda bulunan apikal (uç) meristem mitoz bölünmeler ile primer dokuları oluşturur ve kökün boyca uzaması gerçekleşir.
Kökün Boyuna Kesiti ve Bölümleri
► Kökün boyuna kesitinde net sınırlar ile ayrılmayan dört bölge bulunur. Bunlar;
1. Kaliptra (Kök Şapkası)
2. Hücre Bölünme Bölgesi
3. Uzama Bölgesi
4. Olgunlaşma (Farklılaşma) Bölgesi
1. Kaliptra (Kök Şapkası)
► Kök ucu meristemini koruyan yapıdır.
► Bu bölgeyi yüksük şeklinde sarar ve kökün toprak içinde büyümesi sırasında kök ucunu korur.
► Canlı, gevşek yapılı, parankimatik hücrelerden oluşan bir yapıdır.
► Hücre çeperlerinde jelatinimsi bir madde olan Müsilaj bulunur. Müsilaj maddesi kaliptra hücreleri tarafından oluşturulur. Görevi; kök ucunun toprak içinde zarar görmeden kayarak uzamasını sağlamaktır.
2. Hücre Bölünme Bölgesi
► Bu bölgede primer meristem hücreleri bulunur.
► Primer meristem hücreleri kök ucunda sürekli bölünebilme yeteneğine sahiptir ve kaliptra tarafından korunur. Kaliptra hücreleri bu kısımda üretilir.
► Bu bölgenin uç kısmına Büyüme Konisi denir.
► Bu bölgede bulunan kök apikal (uç) meristem dokusu primer dokuları oluşturur. Primer dokular kök gelişim sürecinin ilk dokularıdır.
► Apikal meristem hücreleri farklılaşarak ilk iletim dokusunu oluştururlar.
3. Uzama Bölgesi
► Uç meristem hücrelerinin bölünerek oluşturduğu yeni hücreler hızla dikey yönde büyür. Bu hücrelerin hacimleri ve uzunluklarında artış olur. Böylece kökün uzaması sağlanır.
► Buradaki hücreler bölünmezler. Uzama bölgesi; hücre uzamasının görüldüğü bölgedir.
4. Olgunlaşma (Farklılaşma) Bölgesi
► Bu bölgedeki hücreler farklılaşarak değişik hücre tiplerine dönüşürler.
► Örneğin; epidermis hücrelerinin bir çoğu dışa doğru uzayarak kök emici tüylerini oluşturur. Bu nedenle bu bölge su ve minerallerin topraktan emildiği bölgedir.
► Olgunlaşma bölgesinin en dış tabakasındaki hücreler epidermis tabakası olarak farklılaşırken, en içteki hücreler ise ksilem ve floemden oluşan merkezi silindiri oluşturur.
► Merkezi silindir ile epidermis arasında kalan hücreler temel doku (parankima gibi) olarak farklılaşır.
Kökün Enine Kesiti ve Bölümleri
► Kökün yeni gelişen olgunlaşma bölgesinden enine kesit alınırsa dıştan içe doğru;
1. Kök Emici Tüyleri
2. Epidermis
3. Korteks
4. Endodermis
5. Merkezi Silindir yapıları görülür.
1. Kök Emici Tüyleri: Bitkinin kök yüzey alanını artırarak, su ve minerallerin emilmesini sağlar. Ayrıca topraktan emilen suyun mineral içeriğini kontrol ederek zararlı olanların hücreye girişini önler.
2. Epidermis: Kök emici tüylerini oluşturan en dış tabakadır. Kök epidermisinde kütikula tabakası bulunmaz. Tek çenekli (monokotil) ve çift çenekli (dikotil) bitkilerin köklerinde en dışta epidermis tabakası bulunur.
3. Korteks: Epidermis ile merkezi silindire arasında kalan bölümdür. Korteks parankima hücrelerinden oluşur. Kortekste bulunan parankima hücreleri ince çeperli, hücreler arası boşlukları fazla olan hücrelerdir.
4. Endodermis: Korteksin en iç tabakası endodermistir. Endodermis; topraktan alınan su ve minerallerin merkezi silindirde bulunan iletim dokusuna (ksileme) seçilerek geçişini kontrol eden ve denetleyen seçici bir engeldir. Tek sıralı hücre tabakasından oluşur. Endodermisin iç tarafında Periskl denen bir yapı bulunur. Periskl endpdermise komşudur. Meristematik özellik taşıyan, tekrar bölünebilen hücrelerden oluşmuştur. Periskl yan kök oluşumunu sağlar. Ayrıca lateral (uç) meristemin oluşmasında ve topraktan su ile alınan iyonların odun (ksilem) borularına taşınmasında görev alır. Periskl'ın hemen altında ksilem ve floemden oluşan merkezi silindir bulunur.
5. Merkezi Silindir: İletim demetlerini (ksilem ve floem) taşıyan bölümdür. Merkezi silindirde; iletim demetlerinin dizilişi tek ve çift çenekli bitkilerde farklıdır. Tek çenekli bitki kökünde kapalı iletim demeti, çift çenekli bitki kökünde ise açık iletim demeti bulunur.
Çift Çenekli (Çok Yıllık) Bitki Kökü | Tek Çenekli (Tek Yıllık) Bitki Kökü |
---|---|
Ksilem; kökün merkezinde yıldız şeklindedir. Floem; ksilemin yıldız şeklindeki kolları arasında yerleşmiştir. Kambiyumun bölünen hücreleri merkeze doğru ksilemi, çevreye doğru floemi oluşturur. | İletim demetleri (merkezi silindirde) düzensiz olarak dağılmıştır. (Kambiyum bulunmadığı için) Ksilem ve floem öz bölgesinin etrafına dizilmiştir. |
Ksilem ve floem arasında kökün enine kalınlaşmasını sağlayan demet kambiyumu bulunur. Böylece sekonder büyüme ile kökte enine kalınlaşma gerçekleşir. | Kökte demet kambiyumu bulunmaz. İletim demetlerini kökteki parankima hücreleri oluşturur. Sekonder büyüme görülmez. |
Merkezde öz bölgesi yoktur. | Merkezde öz bölgesi bulunur. |
Açık ileti demeti bulunur. | Kapalı iletim demeti vardır. |
► Epidermis, Korteks, Endodermis, Merkezi Silindir, Floem ve Ksilem
► Tek çenekli bitkiler genellikle otsu bitkilerdir. Çift çenekli bitkiler ise hem otsu hem de odunsu yapıda olabilirler.
► Ortak olmayan yapılar ise demet kambiyumu ve öz bölgesidir.
► Endodermis; korteks ile merkezi silindiri birbirinden ayıran kısımdır. Korteks ile iletim dokusunun yer aldığı merkezî silindir arasında madde girişini kontrol eden bir engel oluşturur.
► Su ve minerallerin endodermis tabakasından seçilerek geçmesinin nedeni, hücre duvarlarının su geçirmez bir madde olan süberinle kaplı olmasıdır.
► Süberinle kaplı olan bu kısımlara Kaspari Şeridi denir.
► Periskl, canlı ve ince çeperli parankima hücrelerinden oluşmuştur.
► Periskl; meristematik (bölünür) karakterde bir dokudur.
► Bir veya birkaç sıra hücre tabakasından oluşur.
► Bütün tohumlu bitkilerde yan kökler perisikldan oluşur.
Kök Çeşitleri
Kökler yapılarına ve görevlerine göre iki gruba ayrılırlar.
1. Kazık Kök
2. Saçak Kök
1. Kazık Kök
► Ana kök iyi gelişmiş, kalınlaşmış ve toprağın içine doğru uzanmıştır.
► Periskldan oluşan yan kökler ise ana köke bağlı ve az gelişmiştir. Bunlar çift çenekli bitkilerde bulunur.
► Ispanak, ebegümeci, fasulye, havuç, lahana, bakla, bamya, gelincik, gül gibi çift çenekli bitkiler ile ve çam gibi açık tohumlu bitkilerin kökleri kazık köktür.
► Kazık kök sistemine sahip bitkiler, karasal ve kurak ortamlara uyum sağlamada daha başarılı bitkilerdir.
2. Saçak Kök
► Ana kök fazla gelişmemiştir. Bitki gövdesinin tabanından gelişen yan kökler ana kökle yaklaşık olarak aynı kalınlıktadır.
► Çimen gibi otsu bitkilerdeki saçak kökler, bitkiyi toprağa sıkıca bağlar. Bunlar tek çeneklilerde bulunur.
► Saçak kökler, iyi bir yer örtüsü oluşturduklarından erozyonun önlemesinde de oldukça önemlidirler.
► Buğday, arpa, mısır, soğan, pırasa, sarımsak, yulaf gibi tek çenekli bitkilerde saçak kök bulunur.
Bazı bitkilerin kökleri özelleşerek besin depo ederler. Besin depo eden bu köklere Depo Kökler denir. Bu bitkilerin kökünü besin olarak tüketiriz. Örneğin; havuç, şalgam, turp, kereviz, pancar gibi.
2. Gövde
► Bitkinin toprak üstünde kalan sürgün sistemidir.
► Yaprak, çiçek, yan dallar, meyve ve tomurcuk gibi yapıları taşır.
Temel görevi; köklerden alınan su ve mineralleri ksilem ile yapraklara, yapraklarda oluşan organik bileşikleri de floemle bitkinin diğer bölümlerine taşımaktır. Yani madde iletimini sağlar.
► Gövde ayrıca; bitkiyi dik tutar, bazı bitkilerde su veya besin depolar, bazı genç gövdeler fotosentez yapar.
► Gövdede iletim demetleri iyi gelişmiştir. Yapraklar fotosentez ile sentezledikleri besini gövde aracalığı ile diğer organlara iletir.
► Genç bitki gövdeleri kloroplast taşıdıkları için fotosentez yapabilirler.
► Bazı bitkilerin gövdeleri; depolama, tırmanma, eşeysiz üreme gibi görevleri yapmak üzere özelleşmiştir.
► En gelişmiş gövde çiçekli bitkilerde bulunur.
Bitki Gövdesinde Bulunan Yapılar
1. Gövde üzerinde bir yaprağın çıktığı noktaya Nodyum (Düğüm) denir. İki nodyum arasında kalan bölgeye ise İnternodyum (Düğümlerarası Bölge) adı verilir.
2. Gövde ekseni üzerinde yan dalların oluşumunu sağlayan tomurcuklar bulunur. Bunlara Yanal Tomurcuk denir. Yanal tomurcukta bulunan meristemlerin bölünmesi ile gövdede yaprak taşıyan dallar oluşur. Yapraklar ve yan dallar daima nodyumlardan gelişir. Yan dallar ile, yaprak ve üreme organları için tutunma yüzeyleri oluşturulur.
3. Gövde ucunda bulunan Tepe Tomurcuğu sayesinde gövde boyuna uzar. Burada uç meristem hücreleri bulunur. Tepe tomurcuğu koruyucu pullarla korunur. İlkbaharda tepe tomurcuğunu koruyan pullar dökülür, yeni bir primer büyüme başlar. Tepe tomurcuğu bir yıl büyüdükten sonra tekrar koruyucu pullarla kaplanır. Bitkinin boyca uzaması güneş ışığından daha çok faydalanmasını sağlar.
► Tepe kısmından budanan bitkiler boyca uzayamaz. Bunun nedeni tepe tomurcuklarının zarar görmesidir.
Apikal Dormansi; tomurcukların uyku halinde kalmasıdır. Gövde üzerindeki tomurcukların faaliyetleri mevsime bağlıdır. Mevsim koşullarına göre tomurcukların bir kısmı aktifken bir kısmı pasif kalır ya da uyur.
► Tepe tomurcuğunun, yanal tomurcukların gelişmesini engellemesi Apikal Dormansi olarak adlandırılır.
► Bu durumda yanal tomurcuklar dormansi (uyku hali) durumuna geçerek tepe tomurcuğunun aktif olması ile bitki boyca uzar.
► Uyuyan tomurcuklar; herhangi bir yaralanma ya da budama durumunda tekrar uyanarak yeni sürgünler oluşturabilirler.
Gövde Çeşitleri
Yüksek yapılı bitkilerde iki çeşit gövde bulunur. Bunlar;
1. Otsu Gövde
2. Odunsu Gövde
1. Otsu Gövde
► Bir ya da iki yıllık otsu bitkilerin gövdelerine Otsu Gövde denir.
► Otsu gövdede koruyucu doku Epidermistir. Epidermis kütikula ile çevrilidir. Karasal bitkilerde gövde epidermisinde stoma bulunur. Yeşil otsu gövdeler kloroplast taşır ve fotosentez yaparlar.
► Otsu bitkiler tek çenekli (monokotil) ve çift çenekli (dikotil) olabilirler.
Otsu Tek Çenekli Bitkiler
► Buğday, mısır, lale, zambak, çim örnek verilebilir. Otsu gövdelerde boyca büyüme (primer büyüme) görülür. Genelde enine kalınlaşma (sekonder büyüme) gerçekleşmez. Bunlarda odun ve kabuk gibi yapılar bulunmaz.
Gövdenin enine kesitinde dıştan içe doğru;
- Epidermis (koruyucu doku)
- Destek ve Parankima Doku
- Parankimada düzensiz dağılmış iletim demetleri bulunur.
- İletim demetlerinden floem dışta ksilem ise içte yer alır.
- Demet kambiyumu dokusuna rastlanmaz. Kambiyum olmadığı için enine büyüme (sekonder büyüme) olmaz. Sadece primer büyüme görülür.
► İletim demetlerini parankima hücreleri (iletim parankiması) oluşturur. Ayrıca tek çeneklilerde; korteks tabakası ve öz bölgesi bulunmaz. Çoğunlukla tek yıllık bitkilerdir.
Otsu Çift Çenekli Bitkiler
► Ayçiçeği, papatya, bezelye, mercimek, nohut gibi bitkiler örnek verilebilir.
► Aslında çift çenekli bitkilerin büyük çoğunluğu odunsudur.
Çift çenekli otsu gövdenin enine kesitinde dıştan içe doğru;
- Epidermis (Koruyucu Doku)
- Korteks
- İletim Demetleri (floem, ksilem)
- Kambiyum
- Öz Bölgesi bulunur.
► Epidermis gövdeyi dış etkilerden korur.
► Korteks; epidermis ile merkezi silindir arasında yer alır. Kortekste parankima, kollenkime, sklerenkima bulunur. (Temel doku)
► İletim demetleri; halka oluşturacak şekilde düzenli yerleşmiştir. Ksilem ile floem arasında kambiyum bulunur. Kambiyum; dışa doğru yeni floemi merkeze doğru yeni ksilemleri oluşturur.
► Öz bölgesi ise; parankima hücrelerinden oluşur.
Tek Çenekli Otsu Bitki Gövdesi | Çift Çenekli Otsu Bitki Gövdesi |
---|---|
Kambiyum bulunmaz. | Kambiyum bulunur. |
İletim demetleri düzensiz dağılmıştır. | İletim demetleri düzenlidir. |
Gövdede enine kalınlaşma görülmez. | Gövdede enine kalınlaşma görülür. |
Örnek; Buğday, mısır, lale, zambak, çim | Örnek; Ayçiçeği, papatya, bezelye, mercimek, nohut |
2. Odunsu Gövde
► Açık tohumlu bitkiler (kozalaklılar) ve çift çenekli (dikotil) bitkilerin çoğu odunsu gövdeye sahiptir.
► Koruyucu doku Peridermdir. Peridermde lentiseller (kovucuk) bulunur.
► Hücre çeperinde lignin (odun özü) birikir.
► İletim demetleri arasında Kambiyum bulunur. İletim demetleri düzenli sıralanmıştır.
► Odunsu gövdede enine kalınlaşma (sekonder büyüme) görülür.
► Bitki gövdesinin farklı kısımlarında aynı anda primer ve sekonder büyüme görülür.
► Gövde ucunda primer meristem boyuna uzamayı sağlar.
► Gövdede kambiyum (sekonder meristem) ksilem ve floemi oluşturarak sekonder büyümeyi sağlar.
Gövdede Primer Büyüme
► Gövde ucunda bulunan uç meristem hücreleri tarafından sağlanır.
► Açık ve kapalı tohumlu bitkilerin tamamında görülür.
► Primer büyüme bitkilerde yaşam boyu sınırsız büyümeyi sağlar.
Gövdede Sekonder Büyüme
► Gövdenin enine büyümesi ve kalınlaşmasını sağlar.
► Lateral (yanal) meristeme ait kambiyum dokusu tarafından gerçekleştirilir.
► Açık tohumlu (kozalaklı), odunsu çift çenekli ve bazı otsu çift çenekli bitkilerde sekonder büyüme görülür.
► Sekonder büyümede; demet (damar=vasküler) kambiyum ile mantar kambiyumu görev yapar.
► Demet kambiyumu; kök ve gövdede sekonder büyümeyi sağlarken ayrıca iletim doku elemanları olan ksilem ve floeminde oluşmasında görev yapar.
► Mantar kambiyumu; sekonder floemin dış kısmında yer alır ve mantar hücrelerini üretir.
Sekonder büyümede sırasıyla şu olaylar gerçekleşir:
- Floem ile ksilem arasında kalan bazı parankima hücreleri, hormonların etkisi ile tekrar bölünme özelliği kazanarak demet kambiyumunu oluşturur.
- Henüz odunlaşmamış genç gövdenin birincil floemi ile birincil ksilemi arasında demet (vasküler) kambiyum bulunur.
- Demet kambiyumdaki hücrelerin bölünmesi ile; gövdenin merkezine doğru sekonder ksilem, kabuk bölgesine doğru sekonder floem oluşur.
- Enine büyüme nedeni ile korteks ve epidermis dokusu bu gerilime dayanamaz ve parçalanır. Böylece mantar kambiyumu oluşur.
- Mantar kambiyumuna ait hücrelerin bölünmesiyle de mantar doku oluşur.
- Oluşan mantar doku hücreleri süberin denilen mumsu bir madde üreterek sertleşir ve cansızlaşır.
- Bu cansız hücreler parçalanan epidermis dokularının yerini alan peridermin oluşmasını sağlar.
- Ağacın dış kısmında bulunan mantar doku; bitkiyi mekanik etkilerden ve hastalık yapıcı patojenlerden korur.
- Oluşan mantar tabakası + mantar kambiyumu = peridermi oluşturur.
- Periderm; sekonder floem ile birlikte gövdedeki kabuğu oluşturur.
Gövdede Yaş Halkalarının Oluşumu
► Ilıman bölgelerde yaşayan ağaçların gövdesinden enine kesit alındığında iç içe bir çok halka görülür.
► Bu halkaların oluşumunda lateral (yanal) meristem görev yapar.
► Bu halkaların her biri bir yıl içinde oluşan ksilem dokudur. Bunlara yaş halkaları adı verilir.
► Gövdenin içinde merkeze yakın olan halkalar yaşlı, dış kabuğun hemen altındaki halkalar ise gençtir. Yani kabuğun altındaki halkalar en son oluşmuş yeni halkalardır.
► Ağaçlar genellikle ilkbaharda büyümeye başlar. Sonbarda ise genellikle büyüme durur.
► Büyüme mevsiminde; ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere iki kez odun (ksilem dokusu) oluşur.
► İlkbaharda oluşan odunun hücre çeperleri ince ancak hücreleri büyüktür.
► Sonbahar odununun hücre duvarları kalın hücreleri ise daha küçüktür.
► İlkbahar büyüme mevsiminin başlangıcı sonbahar ise büyüme mevsiminin sonunu ifade eder.
► İlkbahar odununun yoğunluğu sonbahar odununkinden daha azdır.
► Bu yoğunluk farkından dolayı; ilkbahar odunu açık renkli sonbahar odunu ise koyu renkli halkalar şeklinde görülür.
► İlkbahar ve sonbaharda oluşan açık ve koyu renkli halkalar ağacın bir yaşını gösterir.
► Böylece yıllık halkalar sayılarak ağacın yaşı tahmin edilebilir.
Patates ve yer elması gibi bitkilerin toprak altı gövdeleri besin olarak tüketilir.
Yaprak
Yaprak Ayası
Yapraklı Bitkilerde Boşaltım
Tek ve çift çenekli bitkilerde yapraktaki damarlanma farklılığı
Yaprağın Tabakaları
Yaprak Sapı
Kök, Gövde ve Yapraklarından Yararlanılan Bitkiler
Tıbbi Bitkiler
DİKKAT!!!
Bitki Gelişiminde Hormonların Etkisi
Bitkilerde Üretilen Başlıca Hormonlar
Bitkilerde üretilen başlıca hormonlar;
1. Oksin,
2. Giberellin,
3. Sitokinin,
4. Etilen ve
5. Absisik asittir.
Bu hormonlardan oksin, sitokinin ve giberellin hormonları büyümeyi teşvik ederken; etilen ve absisik asit, büyümeyi engeller.
Oksin
Oksin'in Etkisi
Giberellin
1. Bitki kökü,
2. Genç yapraklar,
3. Tohum embriyosu ve
4. Meristematik dokularda üretilir.
Absisyon Nedir?
Sitokinin
Sitokonin Etkisi
Etilen
Absisik Asit (ABA)
Bitkilerde Hareket
► Bitkiler kökleriyle toprağa bağlı olduklarından hayvanlar gibi aktif olarak yer değiştirme hareketi yapamaz.
► Ancak çevreden gelen uyaranlara karşı da duyarsız kalmaz.
► Çevreden gelen uyarıları algılayan bitkiler, uyarılara uygun yanıtlar oluşturmaya çalışır.
► Çünkü içinde bulundukları ortamdan daha fazla yararlanmak ister.
► Bitkiler bir uyarı olduğu zaman çeşitli tepkiler vererek hareket eder.
Tropizma Hareketleri
► Bitkilerde yön değişimi şeklinde verilen tepkiler, uyarının geliş yönüne bağlıdır.
► Tepki, uyarı yönünde veya uyarının tersi yönde olabilir.
► Bu yönelme hareketine tropizma denir.
► Kısacası tropizma, uyaranın yönüne bağlı durum değiştirme hareketleridir.
► Bitkinin büyüyen ve uzayan kısımlarında gerçekleşir.
► Eğer tropizma hareketleri; uyarana doğru ise pozitif tropizma, uyarı yönüne ters ise negatif tropizma adını alır.
► Tropizma hareketleri, oksin hormonunun düzensiz dağılımı sonucu ortaya çıkan asimetrik büyümeden kaynaklanır.
► Tropizma hareketleri, uyaranın çeşidine göre adlandırılır.
► Bitkilerde uyaranın yönüne bağlı olan tropizma (yönelim) ve
► Uyaranın yönüne bağlı olmayan nasti (salınım, ırganım) hareketleri gözlenir.
Fototropizma
► Fototropizma, bitkinin ışık uyaranına karşı gösterdiği yönelme hareketidir.
► Bitkinin gövde ucundan salgılanan oksin hormonu; ışığın olmadığı tarafta daha fazla, ışığın doğrudan geldiği tarafta daha az birikir.
► Bunun sonucu olarak güneş görmeyen bölgelerde büyüme hızlı, güneş gören tarafta büyüme yavaş olur.
► Birikim, asimetrik büyümeye sebep olur.
► Bu durum bitkinin güneş ışığının geldiği tarafa yönelmesini sağlar.
► Cam kenarına konan çiçeklerin yapraklarının cama doğru yönelmesi bu nedenledir.
Negatif - Pozitif Fototropizma
► Bitkinin bir organının ışık kaynağına doğru yönelim göstermesi pozitif fototropizma, ışık kaynağından uzaklaşması ise negatif fototropizma olarak adlandırılır.
► Örneğin içinde su bulunan bir cam kapta yetiştirilen bir bitkinin gövdesinin güneş ışığına doğru yönelmesi pozitif fototropizma, köklerinin Güneş ışığının tersi yöne yönelmesi negatif fototropizmadır.
Tropizmada Oksin Hormonunun Etkisi
► Bilim insanları ışığı algılayan mekanizmanın koleoptildeki yerini merak etmiştir.
► Daha sonra mekanizmanın koleoptilin ucunda mı yoksa koleoptilin tabanında mı olduğunu belirlemek için deneyler yapmışlardır.
► Koleoptiller kullanılarak yapılan deneyde kontrol grubuna koleoptiller olduğu gibi yerleştirilmiştir.
► Deney grubunun birinde koleoptil uçları, ışık geçirmeyen bir malzeme ile kaplanmış; deney grubunun diğerinde de koleoptil tabanı, aynı ışık geçirmeyen malzeme ile kaplanmıştır.
Koleoptil
Koleoptil, çimlenmekte olan bitki sürgününün açılmamış olan yaprağını saran silindir biçimindeki yapıdır.
► Bütün koleoptiller, bir taraftan gelen ışığın önüne yerleştirilmiştir.
► Bilim insanları ışığı algılayan mekanizmanın koleoptilin ucunda yer alması durumunda ilk deney grubundaki koleoptilin ışığın geldiği tarafa yönelemeyeceğini öngörmüşlerdir.
► Işığı algılayan mekanizmanın koleoptil tabanında olması durumunda da ikinci deney grubundaki koleoptilin ışığın geldiği tarafa yönelemeyeceğini düşünmüşlerdir.
► Deney sonuçlarına baktıklarında ilk deney grubundaki koleoptillerin ışığın geldiği yöne doğru yönelmediği, diğer koleoptillerin ise ışığın geldiği yöne doğru yöneldiğini gözlemlemişlerdir.
► Bu deneyler sonunda ışığı algılayan mekanizmanın koleoptilin ucunda bulunduğu ve bu mekanizmanın koleoptilin ışığa doğru yönelmesini sağladığı görülmüştür.
Agar Bloğu
► Daha sonraki yıllarda bilim insanları ışığı algılayan mekanizmanın koleoptil boyunca hareket eden ve koleoptilin bükülmesine neden olan bir kimyasal olduğunu düşünmüştür.
► Koleoptilin ucunun tabana doğru hareket eden bir kimyasal madde sentezleyip sentezlemediğini test etmek için deneyler yapmışlardır.
► Deneyde bir koleoptilin ucu kesilmiş ve bir agar bloğu (koleoptilin ucundan üretilen herhangi bir kimyasal maddeyi emmek için) üzerine yerleştirilip yaklaşık bir saat beklenmiştir.
► Daha sonra agar blok, ucu kesilmiş koleoptillerin üzerlerine farklı konumlarda yerleştirilmiştir.
► Bilim insanları, bir kimyasal maddenin koleoptil ucundan agar üzerine taşındığını tespit etmişlerdir.
► Kimyasal maddenin agar bloktan kesilmiş koleoptillerin içine doğru hareket ederek koleoptillerin yönelmesini sağlayacağı fikrini benimsemişlerdir (Karanlıkta ve ışığın belli bir yönden gelmediği durumlarda).
► Agar bloğu başı kesilen koleoptilin tam üzerine yerleştirdiklerinde koleoptilin bükülmeden düz büyüdüğünü ancak kesik olan baş kısmının bir tarafına yerleştirdiklerinde koleoptilin o taraftan daha fazla büyüdüğünü tespit etmişlerdir.
► Koleoptilin ucundan agar blok üzerine geçen kimyasal maddenin koleoptilin bir tarafını diğer tarafa göre daha hızlı büyüttüğüne karar vermişlerdir.
► Bu düzensiz büyüme (asimetrik büyüme), koleoptilin yönelmesine neden olmuştur.
► Bilim insanları bu kimyasal maddeye oksin adını vermiştir.
Gravitropizma (Geotropizma)
► Bitkinin yer çekimi etkisine bağlı gösterdiği yönelim hareketine gravitropizma denir.
► Bitki kökü; yer çekimi doğrultusunda, gövde ise yer çekimi doğrultusuna ters yönde yönelim gösterir.
► Buna bağlı olarak kökte pozitif gravitropizma görülür.
► Kökte görülen bu yönelim, bitkinin toprağa bağlanmasını kolaylaştırır.
► Gövdesinde ise negatif gravitropizma görülür.
Hidrotropizma
► Hidrotropizma, Bitki köklerinin suya doğru yönelim göstermesidir.
► Su kenarı ve sulak alanlara yakın bölgelerde yaşayan bitkilerin köklerinin su birikintisine doğru yönelim göstermesi bu duruma örnek verilebilir.
Travmatropizma
► Travmatropizma, bitkilerde herhangi bir yaralanma durumunda görülen yönelme hareketidir.
► Örneğin bir bitkinin kökü yaralandığında yara bölgesinden hormon salgılanır.
► Bu hormonun etkisiyle kök, yara bölgesinin tam tersi yönde büyümeye devam eder.
Kemotropizma
► Bitki köklerinin toprakta bulunan farklı kimyasal maddelere karşı gösterdiği yönelim hareketidir.
► Örneğin bitki köklerinin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan gübre, su gibi yararlı maddelere doğru büyüyerek yaklaşmasına pozitif kemotropizma;
► Aşırı tuz, kireç gibi zararlı maddelerin bulunduğu bölgenin ters yönüne büyüyerek uzaklaşmasına negatif kemotropizma denir.
Tigmotropizma
► Tigmotropizma, bitkilerin dokunma uyarısına karşı gösterdiği yönelim hareketleridir.
► Özellikle sarılıcı bitkiler, dik duramadıkları için destek arar.
► Sarmaşık ve asma gibi bitkiler, bir desteğe temas ettiklerinde desteğe sarılarak büyür.
► Bitkinin sarılarak büyümesi olayı tigmotropizmadır.
Nasti Hareketleri
► Bitkilerde uyaranın yönüne bağlı olmadan gerçekleşen hareketlere nasti hareketleri denir.
► Nasti hareketleri, hücrelerdeki turgor basıncındaki değişimler sonrasında gerçekleşir.
► Bitki, nasti hareketlerinde uyartının geldiği yönü önemsemeden bütün kısımları ile uyarana tepki gösterir.
► Bu nedenle nasti hareketlerinde uyarana doğru büyüme ya da uyaranın tam tersi yönüne büyüyerek uyarandan uzaklaşma gibi durumlar görülmez.
Başlıca nasti hareketleri;
- Fotonasti,
- Termonasti ve,
- Sismonastidir.
Fotonasti
► Fotonasti, ışık etkisiyle görülen nasti hareketleridir.
► Birçok bitki türünde ışık, çiçeklerin açılmasını sağlarken bazı bitki türlerinde çiçeklerin kapanmasına neden olur.
► Örneğin akşam sefası bitkisinin çiçeklerinin gündüz ışık şiddetine bağlı olarak kapanması karanlıkta da açılması fotonastidir.
Termonasti
► Termonasti, sıcaklık değerlerindeki değişikliklerin neden olduğu nasti hareketleridir.
► Lale çiçeğinin sıcaklık değişimlerine yanıt olarak açılıp kapanması, bu duruma örnek verilebilir.
► Lale bitkisi 5 - 10°C’de çiçek açmazken 15 - 20°C’lik bir ortamda çiçek açar.
Sismonasti
Bitkiler, çevresel uyaranlara yanıt olarak çeşitli hareketler sergileyebilirler. Bu hareketler, bitkilerin hayatta kalma ve üreme şanslarını artırmak için geliştirdikleri adaptasyonlardan biridir. Sismonasti, bitkilerin mekanik uyarılara (dokunma, titreşim gibi) verdiği yanıt olarak gerçekleşen bir nasti hareketidir. Bu hareket, özellikle bazı bitki türlerinde oldukça belirgindir ve bitkilerin çevresel etkileşimlerine dair önemli ipuçları sunar.
Sismonasti, Yunanca "sismos" (sarsıntı) ve "nasti" (hareket) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Bitkilerin dokunma, titreşim veya sarsıntı gibi mekanik uyaranlara karşı verdiği hareket yanıtıdır. Bu tür hareketler, bitkinin uyaranın yönüne bağlı olmaksızın belirli bir hareket paternine sahip olmasını sağlar. Sismonasti, bitkilerin uyaranlara karşı daha hızlı ve etkili bir şekilde tepki vermelerini sağlar.
Sismonastiye en iyi bilinen örneklerden biri, Mimosa pudica (duyarlı bitki) (Küstüm Otu) bitkisidir. Bu bitki, yapraklarına dokunulduğunda veya sarsıldığında yapraklarını hızla kapatarak tepki verir. Bu hareket, bitkinin potansiyel tehditlere karşı korunma mekanizması olarak yorumlanabilir. Benzer şekilde, Venus flytrap (Dionaea muscipula) bitkisi de avının dokunması sonucu tuzak yapraklarını hızla kapatarak avını yakalar. Bu hareket de bir sismonasti örneğidir.
Sismonastik hareketlerin arkasında bitkilerin hücre yapısında ve su potansiyelinde meydana gelen değişiklikler yatmaktadır. Dokunma veya sarsıntı gibi mekanik uyaranlar, bitkilerin hücre zarlarında elektriksel sinyallerin oluşmasına neden olur. Bu sinyaller, hücreler arası iyon dengesini ve su hareketini etkiler. Örneğin, Mimosa pudica bitkisinde uyaran alındığında yaprak sapındaki hücreler hızla su kaybeder ve yapraklar kapanır. Bu hareket, uyaranın sona ermesinden sonra hücrelerin yeniden su almasıyla eski haline döner.
Sismonastik hareketler, bitkilerin hayatta kalma stratejilerinin bir parçasıdır. Bu hareketler, bitkilerin otobur hayvanlardan korunmalarına, çevresel stres faktörlerine hızlı yanıt vermelerine ve avlanma mekanizmalarını geliştirmelerine yardımcı olur. Evrimsel olarak, sismonastik yetenekler, bitkilerin belirli ekolojik nişlerde başarılı olmalarını ve rekabet avantajı kazanmalarını sağlar.
Sismonasti, bitkilerin mekanik uyaranlara karşı verdiği duyarlı hareketlerin bir örneğidir. Bu hareketler, bitkilerin çevreleriyle etkileşimlerini ve hayatta kalma stratejilerini anlamak açısından büyük öneme sahiptir. Mimosa pudica ve Venus flytrap gibi bitkiler, sismonastik hareketlerin en bilinen örneklerindendir ve bu hareketlerin arkasındaki biyolojik mekanizmalar, bitki biyolojisinin heyecan verici konularından biridir.
Fotoperiyodizm: Bitkilerin Işık Süresine Tepkisi
Bitkiler, çevresel faktörlere duyarlı organizmalardır ve büyüme, gelişme ve üreme süreçlerini optimize etmek için çeşitli uyaranlara yanıt verirler. Bu uyaranlar arasında ışık, bitkilerin yaşam döngülerini düzenlemede önemli bir rol oynar. Fotoperiyodizm, bitkilerin gece ve gündüz uzunluğuna (ışık süresine) bağlı olarak fizyolojik ve gelişimsel tepkiler vermesidir. Bu özellik, bitkilerin uygun zamanlarda çiçek açma, yaprak dökme ve diğer gelişimsel olayları gerçekleştirmesini sağlar.
Fotoperiyodizm, bitkilerin ışık ve karanlık sürelerinin değişimlerine verdiği biyolojik tepkilerdir. Bitkiler, yıl içindeki gün uzunluğundaki değişiklikleri algılayarak, çiçeklenme, yaprak dökme ve dormansi gibi süreçlerini düzenlerler. Bu süreç, bitkilerin mevsimsel değişimlere uyum sağlamalarına ve hayatta kalmalarına yardımcı olur.
Fotoperiyodizmin Çeşitleri
Fotoperiyodizmin bitkilerde üç ana tipi vardır:
1. Kısa Gün Bitkileri: Bu bitkiler, günlerin kısa olduğu dönemlerde çiçek açarlar. Genellikle sonbahar ve kış aylarında çiçeklenirler. Örneğin, krizantem ve soya fasulyesi kısa gün bitkileridir.
2. Uzun Gün Bitkileri: Bu bitkiler, günlerin uzun olduğu dönemlerde çiçek açarlar. Genellikle ilkbahar ve yaz aylarında çiçeklenirler. Örneğin, buğday, yulaf ve marul uzun gün bitkileridir.
3. Nötr Gün Bitkileri: Bu bitkiler, gün uzunluğuna bağımlı olmaksızın çiçek açabilirler. Çiçeklenme süreçleri daha çok sıcaklık ve diğer çevresel faktörlere bağlıdır. Domates ve pirinç nötr gün bitkilerine örnektir.
Fotoperiyodizmin Mekanizması
Fotoperiyodik tepkiler, bitkilerin yapraklarında bulunan fitokrom adlı ışık algılayıcı pigmentler tarafından kontrol edilir. Fitokromlar, kırmızı ve uzak kırmızı ışığı algılayarak bitkilerin gece ve gündüz uzunluğunu belirlemelerine yardımcı olur. Fitokrom sisteminin aktif ve inaktif formları arasındaki denge, bitkilerin ışık sürelerini algılamasını sağlar.
Bitkiler, belirli bir kritik gün uzunluğunun altına veya üstüne maruz kaldıklarında çiçeklenmeyi başlatan hormonlar (örneğin florijen) üretirler. Bu hormonlar, bitkinin çeşitli kısımlarına taşınarak çiçeklenmeyi tetikler. Bu şekilde, bitkiler uygun mevsimlerde çiçek açarak tozlaşma ve tohum üretimini maksimize ederler.
Fotoperiyodizmin Ekolojik ve Tarımsal Önemi
Fotoperiyodizm, bitkilerin mevsimsel değişimlere uyum sağlamasında kritik bir rol oynar. Bitkiler, fotoperiyodik yanıtları sayesinde en uygun zamanlarda çiçek açar ve tohum üretirler. Bu, bitkilerin ekolojik nişlerinde başarılı olmalarını sağlar.
Tarımsal açıdan, fotoperiyodizm bilgisi, çiftçilerin ürün verimini artırmak için bitki yetiştirme zamanlamasını optimize etmelerine yardımcı olur. Örneğin, kısa gün bitkileri ve uzun gün bitkilerinin ekim zamanlaması, doğru çiçeklenme ve hasat zamanını belirlemek için önemlidir.
Fotoperiyodizm, bitkilerin ışık sürelerine verdiği karmaşık ve hayati bir tepkidir. Bu fenomen, bitkilerin mevsimsel değişimlere uyum sağlamalarını ve hayatta kalmalarını kolaylaştırır. Fotoperiyodizmin anlaşılması, hem temel biyoloji hem de tarım uygulamaları açısından büyük öneme sahiptir.
Kısa Gün Bitkileri
► Kısa gün bitkileri; genel olarak gece süresinin gündüz süresinden daha uzun olduğu yaz sonu, sonbahar veya kış mevsimlerinde çiçek açar.
► Bu bitkilerin çiçeklenmesi için gün uzunluğunun kritik değerin altına düşmesi, gece uzunluğunun kritik değerin üzerine çıkması gerekir.
► Genellikle kritik gün uzunluğundan (14 saat) daha kısa bir gün uzunluğu gereklidir.
► Atatürk çiçeği, çuha çiçeği, kasımpatı, yaban mersini, sütleğen, çilek, bazı soya fasulyesi çeşitleri, patates vb. bitkiler kısa gün bitkilerine örnek olarak verilebilir.
Uzun Gün Bitkileri
► Uzun gün bitkileri, genel olarak ilkbahar sonunda ve yaz başında çiçeklenen bitkilerdir.
► Bu dönemde gündüz süresi gece süresinden daha uzundur.
► Bu bitkilerin çiçek açması için gün uzunluğunun kritik değerin üzerine çıkması, gece uzunluğunun kritik değerin altına düşmesi gerekir.
Nötr Gün Bitkileri
► Nötr gün bitkilerinde çiçeklenme, fotoperiyottan ya da gündüz süresinin uzunluğundan etkilenmez.
► Fotoperiyodun dışındaki sinyallere tepki olarak çiçek açar.
► Örneğin bazıları mevsimsel yağışlardaki değişimlere tepki olarak çiçek açarken bazıları da belirli bir büyüklüğe ulaştıklarında çiçek açar.
► Pirinç, karahindiba, ayçiceği, pamuk, asma fidanı, karanfil, domates ve salatalık gibi bitkiler nötr gün bitkilerine örnek gösterilebilir.
Konuya Ait Çıkmış Sorular
Bitkilerde fotosentez, yaprağın aşağıda verilen yapılarının hangisinde gerçekleşir?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. Soymuk boru hücrelerindeDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
I. Asma bitkisinin dokunduğu bir dala zamanla sarılması
II. Akşamsefası bitkisinin çiçeklerinin aydınlıkta kapanıp karanlıkta açılması
III. Bitki köklerinin toprağın derinliklerine doğru uzaması
IV. Küstüm otu bitkisinin dokununca yaprakçıklarını kapatması
Yukarıdakilerden hangileri, yönelim hareketi olarak kabul edilemez?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. I ve IIDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıdakilerden hangisi odunsu bitkilerde suyun köklerden yaprağa taşınmasında etkili faktörlerden biri değildir?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. Odun boruların kılcal yapıya sahip olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Sürekli bölünebilme yeteneğiyle bitkinin enine ve boyuna büyüyebilmesini sağlayan doku aşağıdakilerden hangisidir?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. ParankimaDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bitkilerde vasküler (damar) kambiyumunun özellikleriyle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. Kök ve gövdenin enine büyümesini sağlar.Doğru Cevap İçin Tıklayınız...
Işıklı ortamda büyütülen aynı tür iki bitkiyle aşağıdaki düzenekler hazırlanıyor Birinci düzenekte bitki sabit tutulurken ikinci düzenekte bitki ok yönünde sürekli döndürülüyor.
Bir süre sonra, bu bitkilerle ilgili
I. Birinci düzenekte, bitkinin kökü aşağı yönelir
II. Birinci düzenekte, bitkinin gövdesi yukarı yönelir
III. İkinci düzenekte, bitkinin kökünde yönelim olmaz
IV. İkinci düzenekte, bitkinin kökü aşağı yönelir
V. İkinci düzenekte, bitkinin gövdesi yukarı yönelir
İfadelerinden hangileri yanlıştır?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. I ve IVDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bitkiler, çiçeklenme için gereksinim duydukları ışık alma sürelerine göre uzun gün bitkisi ya da kısa gün bitkisi olarak isimlendirilir. Bir uzun gün bitkisiyle bir kısa gün bitkisi farklı ışık alma sürelerine tabi tutulduğunda gerçekleşen çiçeklenme durumları aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Bu deneyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
(2011-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. Uzun gün bitkisi, ışık alma süresi 12 saatten fazla olduğunda çiçeklenmiştir.Doğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bitkilerde primer ve sekonder büyümeyle ilgili
I. Otsu bitkilerde sadece primer büyüme görülür.
II. Odunsu bitkilerde kök ve gövdenin kalınlaşması sekonder büyüme ile gerçekleşir.
III. Odunsu bitkilerde primer büyüme, lateral meristem sayesinde gerçekleşir.
İfadelerinden hangileri doğrudur?
(MEBİ 06.01.2025 AYT Deneme Sınavı)
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Konu İle İlgili Sorular
Bitkiler, çiçeklenme için gereksinim duydukları ışık alma sürelerine göre uzun gün bitkisi ya da kısa gün bitkisi olarak isimlendirilir. Bir uzun gün bitkisiyle bir kısa gün bitkisi farklı ışık alma sürelerine tabi tutulduğunda gerçekleşen çiçeklenme durumları aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Bu deneyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
(2011-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. Uzun gün bitkisi, ışık alma süresi 12 saatten fazla olduğunda çiçeklenmiştir.Doğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıdakilerden hangisi odunsu bitkilerde suyun köklerden yaprağa taşınmasında etkili faktörlerden biri değildir?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. Odun boruların kılcal yapıya sahip olmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
I. Asma bitkisinin dokunduğu bir dala zamanla sarılması
II. Akşamsefası bitkisinin çiçeklerinin aydınlıkta kapanıp karanlıkta açılması
III. Bitki köklerinin toprağın derinliklerine doğru uzaması
IV. Küstüm otu bitkisinin dokununca yaprakçıklarını kapatması
Yukarıdakilerden hangileri, yönelim hareketi olarak kabul edilemez?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. I ve IIDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Işıklı ortamda büyütülen aynı tür iki bitkiyle aşağıdaki düzenekler hazırlanıyor Birinci düzenekte bitki sabit tutulurken ikinci düzenekte bitki ok yönünde sürekli döndürülüyor.
Bir süre sonra, bu bitkilerle ilgili
I. Birinci düzenekte, bitkinin kökü aşağı yönelir
II. Birinci düzenekte, bitkinin gövdesi yukarı yönelir
III. İkinci düzenekte, bitkinin kökünde yönelim olmaz
IV. İkinci düzenekte, bitkinin kökü aşağı yönelir
V. İkinci düzenekte, bitkinin gövdesi yukarı yönelir
İfadelerinden hangileri yanlıştır?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. I ve IVDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bitkilerde vasküler (damar) kambiyumunun özellikleriyle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. Kök ve gövdenin enine büyümesini sağlar.Doğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bitkilerde primer ve sekonder büyümeyle ilgili
I. Otsu bitkilerde sadece primer büyüme görülür.
II. Odunsu bitkilerde kök ve gövdenin kalınlaşması sekonder büyüme ile gerçekleşir.
III. Odunsu bitkilerde primer büyüme, lateral meristem sayesinde gerçekleşir.
İfadelerinden hangileri doğrudur?
(MEBİ 06.01.2025 AYT Deneme Sınavı)
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bitkilerde fotosentez, yaprağın aşağıda verilen yapılarının hangisinde gerçekleşir?
(2010-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS))
A. Soymuk boru hücrelerindeDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Sürekli bölünebilme yeteneğiyle bitkinin enine ve boyuna büyüyebilmesini sağlayan doku aşağıdakilerden hangisidir?
(2011-Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS))
A. ParankimaDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!
Efeler-Aydın
info@biyolojihikayesi.com
................
©
Biyoloji Hikayesi.
All Rights Reserved. Designed by
Biyoloji Hikayesi
Distributed By:
Hamza EROL