Konu Detayı Sayfası
► Çevremizde virüs, bakteri, mantar ve daha pek çok hastalık etkeni bulunmaktadır. Bu etkenlere Patojen (Hastalık Yapıcı) denir. Bu etkenlerin insan vücuduna girerek çoğalmalarına Enfeksiyon adı verilir.
► Hastalık yapan bu mikroorganizmaları, vücudun yabancı bir madde olarak tanımasına ve bunlara karşı kendini korumak ve savunmak için gösterdiği tepkiye Bağışıklık denir.
► Bağışıklığın oluşmasında etkili olan yapı ve organlara ise Bağışıklık Sistemi (İmmün Sistem) denir.
► İnsanda bağışıklık sistemini oluşturan ve vücudun değişik yerlerinde bulunan başlıca yapılar şunlardır.
- Lenf düğümleri
- Timüs bezi
- Dalak
- Kırmızı kemik iliği
- Karaciğer ve Bademcikler gibi yapılar
► Bağışıklığın oluşmasına neden olan; bakteri, virüs gibi mikroorganizmalar ile vücudun kalıtsal yapısına uymayan (kanserli hücreler, allerjenler gibi) diğer bütün maddeler Antijen olarak adlandırılır.
► Antijenler vücuda girdiğinde antikor oluşumuna neden olurlar.
► Antijen, vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi uyarılır ve özgül savunma proteinleri olan antikorlar üretilir.
► Örneğin; bakteriler, virüsler, mantarlar birer antijendir.
► Antijenlerin çoğu, protein ya da nükleik asit ve proteinlerle birleşmiş polisakkaritlerdir.
► Her antikor kendi yapısına uyan antijen ile birleşerek onu etkisiz hâle getirir. Buna antijen-antikor tepkisi denir.
► Antijen-antikor tepkimelerinin özgüllüğü, türler arasındaki akrabalık derecelerinin belirlenmesinde kullanılmaktadır.
► Bağışıklık sistemi hücreleri tarafından üretilen antikorlar, antijenlere özgüdür.
► Antijen - antikor tepkisi doku nakillerinde önemlidir.
► Doku nakillerinin başarılı olabilmesi için nakil yapılan dokudaki antijenlerin aktarıldıkları canlıdaki doku ile uyumlu olması gerekir.
► Vücuda uyumlu olmayan dokuların nakledilmesi durumunda bağışıklık sistemi tepki gösterir. Vücut, nakledilen dokudaki antijenlere karşı antikor oluşturur. Oluşan antikorlar antijenleri etkisiz hâle getirir ve doku nakli başarısız olur.
► Vücudumuz hastalık etkenlerine karşı kendini korumak ve savunmak için çeşitli Savunma Hatlarına sahiptir. Yani bağışıklık sisteminde çeşitli savunma mekanizmaları bulunur.
► Bu savunma mekanizmaları 2 gruba ayrılır.
1. Doğal Bağışıklık (Özgül Olmayan Bağışıklık)
2. Kazanılmış Bağışıklık (Özgül Olan Bağışıklık)
1. Doğal Bağışıklık (Özgül Olmayan Bağışıklık)
► Doğal bağışıklık doğuştan gelir.
► Canlının genetik özellikleri nedeniyle doğuştan sahip olduğu bağışıklığı ifade eder.
► Mikrop ayırt etmeksizin genel bir savunma yapılır.
► Doğal bağışıklığın aktif hale geçmesi için vücudun daha önce bir patojenle karşılaşmasına gerek yoktur.
► Herhangi bir enfeksiyon durumunda hemen aktif hale geçerek patojenin (hastalık yapıcı etken) vücuda girmesini engellemeye çalışır ya da patojeni yok eder.
► Ayrıca ileride oluşacak olan Kazanılmış Bağışıklık savunması için de bir temel oluşturur.
► Hastalık yapıcı etkenlere özgül olmayan bu mekanizmalar;
- Fiziksel engeller (burun, göz, deri gibi),
- Fagositoz yapan hücreler (makrofajlar gibi),
- Doğal katil hücreler,
- İnterferonlar,
- Kompleman sistemler,
- İltihaplanma ve ateşlenme (yangısal tepki)'dir.
► İnsanlar bazı hastalık etkenlerine karşı doğuştan dirençlidir ve bu direnç genlerle yeni nesillere aktarılır.
► Böylece bazı hastalıklara karşı doğuştan korunma sağlanır.
► Doğal bağışıklık türe ve ırka özgü olarak değişir.
► Örneğin, siyahi insanlar sarı humma hastalığına yakalanmazlar.
► Uçuk virüsü tavşanda öldürücü olmasına karşın insanda genel olarak ağız kenarında içi su dolu kabartıları oluşturur ve öldürücü değildir.
► Tavuk kolerası, sığır vebası gibi virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı insanlar doğal bağışıklığa sahiptir.
► Buna karşın insanlar için öldürücü olabilen kızamık, boğmaca, çocuk felci gibi hastalıklar da hayvanlarda görülmez.
► Doğal bağışıklıkta patojenler iki savunma hattı ile karşılaşır.
Bunlar;
- Savunmanın birinci hattı (fiziki engeller)
- Savunmanın ikinci hattıdır.
Savunmanın Birinci Hattı
► Hastalık etkeninin vücuda girişini engellerler.
► Patojenlerin vücuda girişini engelleyen mekanizmalar şunlardır:
- Deri
- Ter bezleri
- Tükürük
- Gözyaşı bezleri
- Midedeki HCl
- Safra sıvısı
- Burun ve bu yapıların salgıları ve salgılarda bulunan bazı enzimler etkili olur.
► Dış çevre ile temas eden bu organ ve yapılar, bir patojen ile karşılaştıklarında doğal olarak kendi sıvılarını salgılayarak bir bariyer oluştururlar. Böylece patojenlerin vücuda girişine engel olurlar.
► Antijenlerin yapısına ve türüne bağlı olmadan yapılan bu savunmada hastalık etkenlerinin vücuda girişi ağız, burun, mide, deri ve gözdeki salgılarla engellenir.
Deri: Deride bulunan ter ve yağ bezlerinin salgıları pH’ı düşürerek mikroorganizmaların yerleşmesini ve üremesini önler.
Solunum Yolu: Havadan solunum yoluyla alınan mikroorganizmalar, burun kılları ve soluk borusundaki hücrelerin oluşturduğu mukusla sarılarak (balgam gibi) dışarı atılır.
Gözyaşı: Gözyaşında bulunan lizozim enzimi, çevreden göze gelen mikroorganizmaları parçalar.
Mide Asiti ve Enzimler: Midedeki HCI ve enzimler, besinlerle vücuda giren mikroorganizmaları yok eder.
Tükürük: Gözyaşında olduğu gibi tükürükte bulunan lizozim enzimi, ağız yoluyla giren mikroorganizmaları öldürücü özelliktedir.
Savunmanın İkinci Hattı
► Savunmanın birinci hattını geçen mikroorganizmalar, ikinci savunma hattı ile karşılaşırlar.
► İkinci savunma hattını oluşturan yapılar vücudun iç kısmında bulunurlar.
Bu savunma hattında vücudu koruyan yapılar şunlardır:
- Fagositoz yapan hücreler,
- Doğal katil hücreler,
- Yangısal tepki (iltihaplanma)
- Vücut sıcaklığının yükselmesi,
- İnterferonlar
- Kompleman sistemlerdir.
Fagositoz Yapan Hücreler
► Bazı akyuvar hücreleri ve bağ dokunun makrofajları mikropları oluşturdukları yalancı ayaklarla fagositoz yaparak hücre içine alırlar.
► Besin kofulundaki mikrop lizozom enzimleri ile parçalanır ve etkisiz hale getirilir.
Vücudumuzda fagositoz yapan akyuvar hücreleri şunlardır:
- Kupfer hücreleri
- Makrofajlar
- Monositler
- Nötrofiller
- Eozinofillerdir.
► Kupfer hücreleri karaciğerde bulunan makrofaj grubundaki hücrelerdir.
► Monositler oluştuktan bir kaç saat sonra makrofajlara dönüşürler.
► Bu makrofajların bazıları dokular arasında ve kanda dolaşırken, bazıları organlarda ve dokularda sürekli olarak kalır.
► Dalak, lenf düğümleri, karaciğerde, akciğerde ve sinir sisteminde (beyin ve omurilikte) fagositoz yapan bu makrofajlar sürekli bulunurlar.
Doğal Katil Hücreler
► Fagositoz yapmayan hücrelerdir. Lenfositlerin bir çeşitidir.
► Bu hücreler vücudu dolaşarak patojenlerin enfekte ettiği hücreler ile kanserli hücreleri tanırlar.
► Salgıladıkları lizozim enzimi vb. maddelerle hücreleri ve virüsleri yok ederler.
► Doğal katil hücreler sahip oldukları reseptörler aracılığı ile yok edecekleri hücreleri tanırlar.
► Ayrıca doğal katil hücreler, doku ve organ reddinden sorumlu olan başlıca hücrelerdir.
Yangısal Tepki (İltihaplanma)
► Vücudun herhangi bir yerinde yaralanma ya da hasar oluşursa bu bölgede kızarıklık, şişlik, ısınma ya da ağrı oluşur. Bunların nedeni; iltihaplanma adı verilen yangısal tepkilerdir.
► Yaralı bölge küçükse bu etkiler sadece o bölgede görülür. Ancak büyük bir yaralanma ya da enfeksiyon varsa tüm vücuda dağılabilir.
Yangısal tepki oluşumunda sırasıyla şu olaylar görülür:
1. İlgili bölgede bazofiller ve mast hücreleri histamin adı verilen kimyasal uyarıcıları salgılar. Histamin damar geçirgenliğini arttırır. Böylece yaralı dokuya kan akışı hızlanır.
2. Kılcal damarlardaki sıvı ve akyuvarların damar dışındaki doku sıvısına geçmesi sağlanır.
3. Bununla birlikte aktifleşen makrofajlar ve diğer akyuvarlar salgıladıkları kimyasallar (sitokin gibi) ile yaralı bölgedeki kan akışını hızlandırırlar. Böylece yaralı bölge kızarır, şişer ve sıcaklığı artar.
4. Yaralı bölgeye giden; makrofajlar, akyuvarlar ve antimikrobiyal moleküller burada yabancı hücreler ile savaşır.
5. Yaralı bölgede doku kalıntıları, ölü veya canlı patojenler ve akyuvarlar bulunan bir sıvı birikir. Buna irin adı verilir.
► Bazı akyuvarlar, pirojen adı verilen bir madde salgılayarak vücut sıcaklığının yükselmesine neden olur.
► Yaralanan dokuya geçen bazı akyuvarlar ise fagositozla mikroorganizmaları yok eder.
► Doku sıvısına geçen fibrinojen ve pıhtılaşmada rol oynayan diğer proteinler, pıhtı oluşturarak mikroorganizmaların sağlıklı dokulara yayılmasını engeller.
Vücut Sıcaklığının Yükselmesi (Ateşlenme)
► Vücut savunmasında enfeksiyonlara karşı bir diğer tepki de ateşin yükselmesidir.
► Çok yüksek ateş (40 - 43 oC) enzimlerin yapısını bozduğu için kişinin havale geçirmesine neden olur ve yaşamını tehdit eder.
► Orta şiddetteki ateş (38 - 39 oC) ise mikroorganizmaların çoğalmasını yavaşlatarak vücudun savunulmasını kolaylaştırır. Ayrıca fagositoz yapan hücreleri aktifleştirir.
► Vücuda giren patojenlerin toksinleri kana karıştığında hipotalamus uyarılır.
► Hipotalamus vücut ısısının kontrollü bir şekilde artışını düzenleyerek patojenlerin enzimlerinin çalışmasını engellemeyi amaçlar.
► Ateşlenme bir yangısal tepkidir.
İnterferonlar
► Doğal korunma yollarından biri de bazı hücrelerin interferon denilen antimikrobiyal proteinleri salgılamasıdır.
► İnterferon virüs ile enfekte olmuş hücreler tarafından üretilir.
► Bu moleküller sağlıklı olan komşu hücreleri uyararak virüse karşı önlem almalarını sağlar.
► İnterferonlar virüse özgü değildir. Bu nedenle özgül bağışıklık sağlamaz.
► Doğal katil hücrelerle bazı akyuvar çeşitleri de interferon salgılayabilir. Bu sayede fagositoz yapan hücreler uyarılır ve mikroplara karşı daha etkin savunma yapılır.
► İnterferon sağlıklı hücrelerin virüse karşı hazırlıklı olmasını, virüsün hücrelerde çoğalmasını önleyici mekanizmaları harekete geçirmesini sağlar. Virüsler diğer sağlıklı hücrelere yayılmayacağı için enfeksiyon biter.
Kompleman Sistem
► Kan plazmasındaki aktif olmayan proteinlerdir. Bu proteinler vücuda giren patojenlerin üzerinde taşınan moleküller ile aktifleşirler. Bu da genellikle patojenlerin parçalanmasıyla oluşan tepkimeler sonucunda olur.
► Kompleman sistem proteinleri; yangısal tepkide ve kazanılmış bağışıklıkta yardımcı yapılardır. Ayrıca kompleman sistemdeki bazı proteinler allerjik tepkilerde de etkili olur.
► Bu proteinlerin bazı çeşitleri mikropların zarlarını parçalarken bazıları mikropların birbirine yapışarak çökelmesini sağlar.
► Doğumdan sonra birey yabancı antijenlerle karşılar.
► Birinci ve ikinci savunma hattını aşan mikroorganizmalar, üçüncü savunma hattında lenfosit adı verilen bağışıklık sistemi hücreleri ile karşılaşır.
► Özgül bağışıklık olarak tanımlanan bu savunmada; lenf düğümleri ve kırmızı kemik iliğinde üretilen ve antijenleri tanıma özelliğine sahip olan T ve B lenfositleri görev alır.
- T lenfositleri; hücresel bağışıklıkta,
- B lenfositleri ise humoral (sıvısal) bağışıklıkta görev alırlar.
► Lenfositler; kemik iliğindeki kök hücrelerin farklılaşması ile oluşurlar. Bu hücreler olgunlaştıkları yere göre adlandırılırlar. Buna göre;
- Olgunlaşmalarını fetüs döneminde karaciğerde, doğum sonrasında ise kemik iliğinde tamamlayan lenfositlere B Lenfositleri denir.
- Kemik iliğinde oluştuktan sonra timus bezine geçerek burada olgunlaşan lenfositlere ise T Lonfositleri denir.
► Olgunlaşan bu hücreler daha sonra dalak, bademcik gibi çeşitli lenf düğümlerine geçerler.
► B ve T lenfositleri genetik olarak antijenleri tanıma özelliğine sahip şekilde üretilirler.
► Antijen vücuda girdiğinde bu lenfositler çoğalmaya başlar.
► Bir kısmı antijen ile savaşan kısa ömürlü hücrelere dönüşür. Bir kısmı ise antijeni tanıyan hafıza (bellek) hücrelerine dönüşür. Bu olaya Birincil Bağışıklık (Birincil Tepki) denir. Birincil bağışıklıkta antijene verilen tepki yavaş ve uzun süreli olur.
► Hafıza hücreleri; vücutta uzun süre kalan lenfositlerdir. Aynı hastalık etkeni ikinci kez vücuda girdiğinde hafıza hücreleri daha önce hafızasına kaydettiği için antijene karşı verilen tepki güçlü ve kısa sürede gerçekleşir. Buna İkincil Bağışıklık (İkincil Tepki) denir.
Humoral (Sıvısal) Bağışıklık
► B lenfositleri ve antikorlarla oluşturulan bağışıklığa denir.
► Kan ve lenf gibi vücut sıvılarında gerçekleşen savunma tepkilerini kapsar.
► Humoral bağışıklık denmesinin nedeni; antikorların kan plazması ve lenf sıvısı içinde bulunmasıdır.
► Humoral bağışıklıkta, B lenfositleri antijenle temas ettiklerinde hızla bölünerek plazma hücrelerini oluşturur.
► Plazma hücreleri her antijene karşı özgül savunma proteinleri olan antikorları üretir.
► Üretilen antikorlar kan ve lenf sıvısıyla enfeksiyonlu bölgeye taşınarak antijenleri etkisiz hâle getirir.
► Antikorların; aglütinasyon (çökelme), patojenlerin fagositozunu kolaylaştırma ve toksinleri etkisiz hale getirme gibi fonksiyonları vardır.
► Antikorlar vücutta; dalak, lenf düğümleri ve kemik iliğinde üretilerek kan ve lenf sistemine salgılanırlar.
► Bazı B lenfositleri ise antijeni tanıyan bellek hücrelerine dönüşür ve uzun süre dolaşımda kalır.
► Antijen, ikinci kez vücuda girdiğinde ise hızla çoğalır ve onu etkisiz hâle getirir.
► Bu şekilde oluşan kalıcı bağışıklıkla bazı hastalıklara karşı ömür boyu korunma sağlanır.
► Kızamık, kabakulak gibi bazı çocukluk hastalıkları kalıcı bağışıklığa örnektir.
Hücresel Bağışıklık
► T lenfositleri ile sağlanan bağışıklıktır.
T lenfositleri antikor üretmez. Fagositoz yapmaz. Ancak sinyal moleküllerini sergileyen hücreyi, apoptozise (kontrollü hücre ölümü) yönlendirecek mekanizmaları başlatır. Böylece enfekte olmuş veya kanserleşmiş hücre yok edilir. Böylece T lenfositleri, doğrudan temas ederek antijeni yok ettiği için bu bağışıklığa hücresel bağışıklık denir.
► Salgıladıkları çeşitli kimyasallarla kanserli hücreleri ve çeşitli patojenleri yok ederler.
► Hücresel bağışıklıkta T lenfositleri bakteriler, mantarlar, parazitler, doku nakillerinde yabancı hücreler ve kanser hücreleriyle mücadelede etkinlik gösterir.
► Ayrıca T lenfositleri diğer lenfositleri de uyaran sitokin üretir.
► Aktive olan T lenfositleri çoğalır, bir kısmı hafıza hücrelerine dönüşür, bir kısmı ise antijen ile doğrudan birleşir.
► Bağışıklık iki şekilde kazanılır.
1. Doğuştan Gelen Bağışıklık (Doğal = Kalıtsal Bağışıklık)
2. Sonradan Kazanılan Bağışıklık (Kazanılmış Bağışıklık)
1. Doğuştan Gelen Bağışıklık (Doğal = Kalıtsal Bağışıklık)
► Vücudun herhangi bir hastalık etkenine karşı doğuştan dirençli olmasıdır.
► Doğal bağışıklık savunmanın birinci ve ikinci hattını oluşturan yapılar tarafından sağlanır.
► Doğal bağışıklık; kalıtsaldır, türe ve ırka özgüdür.
2. Sonradan Kazanılan Bağışıklık (Kazanılmış Bağışıklık)
► Doğumdan sonraki dönemde hastalık etkenlerinin vücuda girmesi sonucu bağışıklık sisteminin uyarılması ve antikor üretilerek savunma oluşturulmasıdır.
► Dolayısıyla canlının doğumdan sonra bazı hastalıklara karşı sonradan edindiği bağışıklıktır.
► Kazanılmış bağışıklık iki şekilde ortaya çıkar. Bunlar;
- Aktif Bağışıklık
- Pasif bağışıklıktır.
Aktif Bağışıklık
► Vücuda giren antijenlere karşı B ve T lenfositlerinin savunma yapmasıdır.
► Aktif bağışıklık iki şekilde kazanılır.
- Hastalığı geçirerek
- Aşı yaptırarak
Hastalığın Geçirilmesi
► Su çiçeği, kızamık, kabakulak gibi hastalıkları genellikle hayatımız boyunca bir kez geçiririz.
► Bunun nedeni hastalık sırasında bazı lenfositlerin bellek hücrelere dönüşmesidir.
► Bağışıklık sistemi antijeni tanır ve özgül savunma proteinleri olan antikorlar üretilir.
► Aynı hastalık etkeni ile tekrar karşılaşıldığında çok hızlı bir şekilde oluşturulan antikorlar, antijenleri etkisiz hâle getirerek kişinin hastalanmasını önler ya da hastalık çok hafif geçirilir.
Aşılama
► Aşı, hastalık yapabilme yeteneği azaltılmış ya da yok edilmiş mikroorganizmaları ya da mikroorganizmaların toksinlerini içeren sıvıdır.
► Sağlıklı bireye yapılır. Koruyucudur. İçeriğinde antikor veya antitoksin bulunmaz.
► Aşıya karşı vücut antikor üretir. Aktif bağışıklanma yapar.
► Uzun süreli bağışıklık sağlar. Laboratuvarda hazırlanır. Kanda etkisini gösterir.
► Aşılama ile patojenin antijeni ya da toksini verilince bunlara karşı oluşan lenfositlerden bazıları hafıza hücrelerine dönüşür.
► Aşılanan kişi, hastalık etkeni ile ikinci kez karşılaşırsa hafıza hücreleri antikorların hızla üretilmesini sağlar.
► Her aşının süresi farklıdır. Bu süre bellek hücreleri tarafından belirlenir. Bağışıklığın silinmesini önlemek için belirli aralıklarla aşılama tekrarlanmalıdır.
Vücuda aşı verilmesi;
- Burundan damlatma veya püskürtme
- Deri altına enjekte etme
- Kas içine enjekte etme
- Ağızdan verme
- Doğrudan kana verme şeklindedir.
► Aşı, hastalanmadan önce korunma amaçlı uygulanır ve etkisi uzun sürelidir.
► Aşı ile bağışıklık sisteminin bellek hücreleri hastalık etkenini tanıyarak antijene özgü antikor üretir.
► Bu olay birincil bağışıklık olarak tanımlanır.
► Böylece hastalık çok hafif geçirilir ya da hiç görülmez.
► Bu olay da ikincil bağışıklık olarak bilinir.
► Kızamık, kabakulak, çocuk felci, hepatit gibi aşılar çocuklar için birincil bağışıklığı sağlamaya yönelik hazırlanmıştır.
► Ancak hastalık yapan mikroorganizmaların genetik yapılarının hızlı değişimi nedeniyle her bulaşıcı hastalık, aşılama ile önlenememektedir.
► Bu durum insan sağlığı için sürekli bir tehdit oluşturmaktadır.
► Örneğin, AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü için antijenik değişkenliği nedeniyle etkin bir aşı geliştirilememiştir.
► Grip hastalığının da etkeni virüstür. Her sene toplumda gribe neden olan virüs çeşidi farklılık gösterebileceğinden bu hastalıkla ilgili üretilen aşılar zaman içerisinde değiştirilmektedir.
Pasif Bağışıklık
► Hastalanmış kişilere başka bir canlının vücudunda geliştirilen antikorların hazır olarak verilmesidir. Bu yolla sağlanan bağışıklığa Pasif Bağışıklık denir.
► Hazır antikorlar bireye serum ile verilir. Serum; at ve sığır gibi hayvanların kanından elde edilebilir.
► Günümüzde biyoteknolojik yöntemlerle bakterilerde serum üretebilmektedir.
Serumun özellikleri şunlardır:
- Fibrinojensiz kan plazmasıdır.
- Antikor veya antitoksin içerir.
- Hastalık sırasında vücuda verilir.
- Tedavi edicidir.
- Kısa süreli pasif bağışıklık sağlar.
- Bağışıklık sistemini uyarmadığı için etkisi kısa sürer ancak etkisini kanda ve çabuk gösterir.
► Anne sütü içinde bulunan antikorlar da bebeği geçici bir süre hastalıklara karşı koruduğundan pasif bağışıklık olarak kabul edilir.
► Antibiyotikler bağışıklık sağlamaz. Tedavi edicidir. Bakterilerin üremelerini ve protein sentezlerini durduran kimyasallardır. Virüslerin enzim sistemleri ve protein sentezleme mekanizmaları olmadığı için antibiyotiklerden etkilenmezler.
Aşı | Serum |
---|---|
Sağlıklı bireylere uygulanır. | Hasta bireylere verilir. |
Bireye antijen enjekte edilir. | Bireye antikor takviye edilir. |
Genelde uzun süreli bağışıklık sağlar. | Kısa süreli bağışıklık sağlar. |
Aktif bağışıklık sağlar. | Pasif bağışıklık sağlar. |
Alerjilerde Bağışıklık Sisteminin Rolü
► Alerji, çok sık görülen bağışıklık sistemi rahatsızlığı olarak kabul edilir.
► Bağışıklık sistemimizin antijenlere karşı vücudumuzu koruduğunu öğrendiniz.
► Bazı durumlarda ise bağışıklık sistemi normalde vücut için zararlı olmayan yabancı bir antijeni de tehlikeli olarak görebilir ve aşırı tepki verir.
► Alerji olarak tanımlanan bu durumun ortaya çıkışında genetik yatkınlık ve çevresel faktörler önemli rol oynar.
► Alerjiye neden olan antijenler, alerjen olarak tanımlanır.
► Vücut bu alerjenlere karşı antikor üretir ve onu yok etmeye çalışır.
► Vücudun alerjenlere karşı verdiği tepkiler arasında ciltte kabarıklıklar, kaşıntı, egzema, astım, saman nezlesi, konjoktivit gibi durumlar sayılabilir.
► Alerjenler solunum yolu, yiyecekler ve alerjenin deriden teması ile alınabilir.
► Alerjik tepkimelere yol açan maddeler kişiden kişiye değişebilir.
► Bunlar, penisilin ve sulfamid gibi bazı ilaçlar olabildiği gibi polen, bal, fındık, kivi, yumurta gibi besinler de olabilir.
► Alerjinin hangi maddeye karşı oluştuğunun belirlenebilmesi için deri testleri yapılır.
► Bazı alerjen maddelere karşı aşılar geliştirilmiştir.
Otoimmun Hastalıklar
► Bağışıklık elemanları bazı bozukluklardan dolayı, bireyin kendisine ait olan sağlıklı hücrelerini yabancı antijen olarak algılayıp saldırır.
► Bu durum doku ve organların tahrip olmasına bağlı olarak bazı işlevsel bozukluklara yol açar. Bunun sonucunda otoimmun hastalıklar çıkar.
► Bu hastalıklara; çölyak, eklem romatizması, multipl skleroz (MS) ve insüline bağlı diyabet örnek olarak verilebilir.
► Bu hastalıkların tedavisinde bağışıklık baskılayıcı kortizol içeren ilaçlar kullanılır.
Konuya Ait Çıkmış Sorular
İnsanda bağışıklığın kazanılmasıyla ilgili;
I. Suçiçeği geçirmemiş bir kimseye suçiçeği virüsünün bulaşması
II. Tifo geçirmemiş bir kimsenin vücuduna tifo etkeni olan mikroorganizmaların öldürülmüş olarak verilmesi
III. Difteri aşısı olmuş bir kimseye difteri etkeni olan mikroorganizmaların bulaşması
IV. Boğmaca geçirmiş bir kimseye kızamık virüslerinin bulaşması
V. Kabakulak geçirmiş bir kimseye kabakulak etkeni olan mikroorganizmaların bulaşması
Durumlarının hangilerinde, antikor üretimi diğerlerinden daha önce başlar?
(1993-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. I ve IIDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
İnsan vücudunda, derideki kesikten mikroorganizmalar girdikten sonra, ilk olarak aşağıdaki olaylardan hangisi meydana gelir?
(1993-Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS))
A. Kan dolaşımının yavaşlamasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bir hastalıkla ilgili olarak;
I. Aşılanmış
II. Aşılanmamış
III. Hastalığı geçirmiş
Olan bireylerden hangileri, bu hastalığın etkeniyle karşılaştıklarında yeterli miktarda antikor düzeyine hemen ulaşırlar?
(1991-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıdakilerden hangisi, insanda antijenlere karşı direnç sağlayan sistemin işlevlerini gerçekleştiren yapılardan biri değildir?
(1989-Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS))
A. AkyuvarlarDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Konu İle İlgili Sorular
İnsan vücudunda, derideki kesikten mikroorganizmalar girdikten sonra, ilk olarak aşağıdaki olaylardan hangisi meydana gelir?
(1993-Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS))
A. Kan dolaşımının yavaşlamasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Derideki bir kesikten mikroorganizmalar girdikten sonra aşağıda verilenlerden hangisi meydana gelir?
A. Kalp atışı ve kan dolaşımının yavaşlamasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Bir hastalıkla ilgili olarak;
I. Aşılanmış
II. Aşılanmamış
III. Hastalığı geçirmiş
Olan bireylerden hangileri, bu hastalığın etkeniyle karşılaştıklarında yeterli miktarda antikor düzeyine hemen ulaşırlar?
(1991-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. Yalnız IDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıdakilerden hangisi, insanda antijenlere karşı direnç sağlayan sistemin işlevlerini gerçekleştiren yapılardan biri değildir?
(1989-Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS))
A. AkyuvarlarDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
İnsanda bağışıklığın kazanılmasıyla ilgili;
I. Suçiçeği geçirmemiş bir kimseye suçiçeği virüsünün bulaşması
II. Tifo geçirmemiş bir kimsenin vücuduna tifo etkeni olan mikroorganizmaların öldürülmüş olarak verilmesi
III. Difteri aşısı olmuş bir kimseye difteri etkeni olan mikroorganizmaların bulaşması
IV. Boğmaca geçirmiş bir kimseye kızamık virüslerinin bulaşması
V. Kabakulak geçirmiş bir kimseye kabakulak etkeni olan mikroorganizmaların bulaşması
Durumlarının hangilerinde, antikor üretimi diğerlerinden daha önce başlar?
(1993-Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS))
A. I ve IIDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıda kan hücrelerinin görevleri verilmiştir.
I. Hemoglobin pigmenti yardımıyla solunum gazlarını taşır.
II. Yaralanma durumunda kanın pıhtılaşmasını sağlar.
III. Vücuda giren mikroplara karşı korunma sağlar.
Bu görevleri yapan kan hücreleri aşağıdakilerin hangisinde doğru eşleştirilmiştir.
A. Alyuvar → I Akyuvar → II Kan Pulcuğu → IIIDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıda verilen durumlardan hangisi, kan damarları dışındaki doku sıvısının olması gereken normal miktarının daha altında bir seviyede olmasına neden olmaz? (ÖSYM Sorusu)
A. Vücuda fazla miktarda tuz alınmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Büyük dolaşımda böbreklerden geçen kılcal damarlardaki madde alışverişi ve basınç değişimleri grafikte gösterilmiştir.
Kanın akışı sırasında oksijen, besin ve hemoglobin miktarında meydana gelen değişim aşağıdakilerden hangisindeki gibidir?
A. Oksijen → Artar, Besin → Artar, Hemoglobin → DeğişmezDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Aşağıdaki grafikte vücuda giren dört farklı mikroba karşı oluşturulan antikor düzeyleri verilmiştir.
Buna göre bu bireyin hangi mikroplara karşı daha önceden aşılandığı söylenebilir?
A. K ve LDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Sağlıklı bir insanın kanında bir mikrop çoğalmaya başladığında, mikroba karşı vücutta bazı değişiklikler meydana gelir.
Aşağıdakilerden hangisi, vücudun savunmasına yönelik değişikliklerden değildir?
A. Vücut sıcaklığının normal değerinin üstüne çıkmasıDoğru Cevap İçin Tıklayınız...
Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!
Efeler-Aydın
info@biyolojihikayesi.com
................
©
Biyoloji Hikayesi.
All Rights Reserved. Designed by
Biyoloji Hikayesi
Distributed By:
Hamza EROL